Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Osmanlı Ansiklopedisi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 9:59 pm

CUMA SELAMLIĞI

Cuma namazında padişahlar için yapılan merasime verilen addırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cuma selamlığına Cuma alayı, Selamlık resm-i alisi de denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı padişahları aynı zamanda İslam halifesi olduğu için İslam dininin sosyal prensiplerinden olan Cuma toplanısı ve o gün hutbe adı altında verilen haftalık konferansı dinlemek onların pek ziyade önem verdikleri dini ve sosyal vazifelerden biri idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hutbe mutlaka kapısı herkese açık olan bir yerde okunmalıydıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sebeple padişahlar Cuma günü mutlaka saraydan çıkıp, halkın da içine serbestçe girebileceği camilerden birinde namaz kılarlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Padişahlar IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Abdülhamid devrine kadar camilere ata binerek giderlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu tarihten sonra padişahlar arabayla camiye gitmeye başladılarOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Selamlık merasiminde askeri, idari ve ilmiyeden birçok kişi bulunur, her sınıf askerden birkaç alay, tabur iştirak eder ve namazdan sonra camiin önünde, padişahın huzurunda bir geçit resmi yapılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu askeri hareket şehirde bir canlılık uyandırır ve askerin geçtiği sokaklar insanla dolardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Selamlıklarda bütün şehzadeler, yaverler, tüfekçiler ve hünkar çavuşlar bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Selamlığın hangi camide yapılacağı önceden bilinmediği için bu merasimde bulunacaklar Yıldız'da Çit Kasrı'nda toplanırlar, nereye gidileceğine dair iradeyi orada beklerler ve irade çıkınca padişahla birlikte hareket ederlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cuma selamlığını seyretmeye yerli, yabancı birçok insan gelirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Abdülhamid’e düzenlenen suikastten sonra yabancıların Cuma selamlığını seyretmeleri yasaklandıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Camiye namaz kılmaya gelen halk da sıkı bir şekilde kontrol edilir, üzerlerindeki silah vbOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta alınırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cuma selamlığı imparatorluğun son devrine kadar devam etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak eski güzelliğini kaybetmiş ve bir vazife halini almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



CÜLUS BAHŞİŞİ

Padişahın ölümü veya tahttan indirilmesi üzerine tahta geçen yeni padişah tarafından askerler ve memurlara verilen hediyenin adıdırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Osmanlılarda iki çeşit cülus bahşişi vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Birisi bir defaya mahsus olmak üzere verilir, diğeri ise askerlerin ulufelerine zam yapılmasıyla gerçekleştirilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Tahta çıkan padişahın "kullarımın bahşiş ve terakkileri makbulumdur" şeklindeki karar ve bu kararın açıklanmasını askerin işitmesi kural olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cülus bahşişi her asker için aynı değildiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yeniçeriler üçer bin, sipahiler biner, acemi oğlanları ikişer, cebeciler ve topçulara biner akçe verilmesi kanunduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Memurlardan sadrazama otuz bin, müderrislere üç bin, defterdara yirmi bin, nişancıya otuz bin, reisülküttaba yedi bin akçe cülus bahşişi verilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cülus bahşişi uygulamasına Yıldırım Bayezid devrinde başlandığı iddia edilmekte ise de kanun haline Fatih Sultan Mehmed zamanında getirilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

XVIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl sonunda dönem dönem, cülus bahşişini yeterli bulmayan Yeniçeriler sık sık ayaklanmışlar, çeşitli olaylara sebep olmuşlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu olaylar Osmanlı maliyesini zor durumlara sokmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



CÜNEYT BEY ( ?- 1425 ? )

Aydınoğullarından, İzmir beyi, Cüneyt’in bastırdığı paralardan babasının, Osmanlı hükümdarı IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid'in İzmir subaşısı İbrahim olduğu ve kendisinin de İzmir'de doğduğu anlaşılmaktadırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cüneyt Bey, Timur Anadolu'dan ayrıldıktan sonra, beyliklerine kavuşan Aydınoğlu İsa ve Ömer beylerle savaşmış ve Edirne'de bulunan Süleyman Çelebi'den sağladığı yardımlarla onları yenmiştir (1405)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1402-1413'te birbirleri ile çarpışan IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid'in çocukları arasındaki savaşlara da karışmış ve İsa Çelebi tarafını tutarak Mehmed Çelebi ile savaşmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu savaşta yenilen Cüneyt Bey Mehmed Çelebi tarafından yerinde bırakılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Daha sonra Süleyman Çelebi ile arası açılmış, müttefikleri Karaman ve Germiyanoğullarından yardım göremeyen Cüneyt Bey yenilerek esir düşmüş, kendisi Edirne'ye oradan da vali olarak Ohri'ye gönderilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat bu devirdeki iç karışıklıklardan faydalanarak Anadolu'ya geçerek İzmir'e gitmiş, eski taraflılarını topla***** Süleyman Çelebi'nin Ayasluk emirini kovmuş ve kısa zamanda eski ülkesine sahip olmuştur (1413)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Mehmed Çelebi kardeşlerini yenerek duruma hakim olunca Cüneyt Bey'in üzerine yürümüş, Cüneyt Bey, teslim olduğundan Niğbolu valiliğine gönderilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat biraz sonra Düzmece Mustafa ile birleşmiştir (1419)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Çelebi Sultan Mehmed'in gönderdiği kuvvetlere yenilen Mustafa ile Cüneyt Bey Selanik'e kaçmışlar ve Bizans valisi tarafından korunmuşlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı hükümdarının isteği üzerine Mustafa Limni'de Cüneyt Bey İstanbul'da hapsedilmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Murad zamanında Bizans imparatoru tarafından serbest bırakılan Mustafa ile Cüneyt Bey Ulubat'ta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Murad ile yaptıkları savaşı kaybetmişler ve Cüneyt Bey Mustafa'dan ayrılarak İzmir'e gitmiş, eski adamları tarafından iyi karşılanmıştır (1422)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cüneyt Bey topladığı kuvvetle Aydınoğlu Mustafa'yı yenerek öldürmüş ve eski topraklarını tekrar eline geçirmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı Devleti'ne karşı yine Kara-manoğulları ile birleşen Cüneyt Bey üzerine ordu gönderilmiş, önce oğlu Kurt Hasan, Akhisar'da yenilip esir edilmiş, sonra da Cüneyt Bey Sisam Adası karşısındaki İpsili Kalesi'nde yakalanarak bütün ailesi ile birlikte öldürülmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:00 pm

BOSTANCI-BOSTANCI OCAĞI

Bostancılar, Osmanlı saray teşkilatında, sarayın dâhilinde ve haricinde bulunan padişahlara ait bahçe ve bostanlarla padişah ve saray hizmetindeki kayıklarda görev yapan hizmetlilerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Marmara ve Boğaziçi sahillerinin muhafazası ile de bostancılar ilgilenirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Devşirme döneminde Bostancı Ocağı'na Anadolu ve Rumeli'den toplanan acemiler alınırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Devşirmeler Bostancı Ocağı'na alınırken Bostancıbaşı da hazır bulunur ve Bostancıbaşı'nın nezareti altında acemi oğlanı ayrılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Acemi ocaklarında hizmet edip yetişen bostancılar, XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın sonlarına kadar, zaman zaman hizmet derecelerine göre kapıcılığa, tersane ocağına ve bahçe ustaları ve kıdemli bostancılar süvari bölüklerine çıkarılırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunların çıkışlarında kendilerine biner akçe silah baha adı ile silah parası ve süvari bölüklerine çıkanlara da bu paradan başka saray ahırlarından birer at verilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Daha sonraki tarihlerde bostancıların Yeniçeri Ocağı'na verilmeyip Kapıkulu süvariliğine alınmaları kanun olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancı Ocağı'na ayrılanlar ya sarayın has bahçesinde veya saray haricindeki diğer bahçe ve bostanlarda, yahut da kayıkhane ve kayıklarda ve bos-tancıbaşıya bağlı diğer ocaklarda görev yaparlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancılar, dokuz dereceye ayrılırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Dokuzuncu derecenin kıdemlisi hamlacılığa geçerek padişah ve diğer saray erkanının kayıklarında baş kürekçilik ederdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hamlacı terfi ederse hasekiliğe ve sonra da kethüdalığa çıkardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sıra sonradan bozulmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancılar arasında itibarlı dört baltacı vardı; bunlar yükseldikleri zaman Kapıkulu süvarisi olurlardı; diğerlerinin ise süvari olmaları kanunduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bahçe ve bostan işleriyle uğraşan bostancılar, hasbahçe ve hassa bostanları efradı olarak ikiye ayrılırdı: Hasbahçe bostancıları yirmi bölüktü ve saraydaki hasbahçeye bakarlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Saray haricindeki bahçe ve bostanlarda çalışan bostancılar ise Usta denilen amirlerinin nezareti altında, ayrı ayrı cemaat halinde idiler; her cemaat yerine ve işine göre 15 ile 100 nefer arasında idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

İstanbul bostancıbaşısı her yıl idaresi altındaki gerek has bahçe ve gerek diğer bahçelerde yetişerek satılan mahsullerin defterini vakit ve zamanında padişaha takdim ederdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu defterde mahsulün sağlanan geliri, buna karşı yapılan harcamalar bostancıların bahşişleri ve herhangi bir yere muhassas meblağ ayrı ayrı gösterilir, kalanını hükümdar alırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Padişahların gittikleri bazı bahçelerin mahsulleri kesime tabi olmayıp sebzehaneye giderdi; bu sebzeciler muayyen olup miktarları iki yüz kadardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sebzelere ait defteri ocak emekdarlarından Bostaniyan-ı hassa sebze katibi tutardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Çiçekler ise on yedi çiçekçi dükkanına verilir ve ıspanaklar da otuz kadar olan ıspanakçı dükkanlarına yollanırdı; mahsulün geri kalanı kesim olarak satılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bostancıların bahçelerinden XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl sonlarında vasati olarak bir yılda sekiz buçuk veya dokuz yüz akçe yani sekiz yüzelli veya dokuz yüzbin akçe varidat alınmakta idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıbaşı mahsulden alınan parayı Kasımdan Kasıma takdim ederdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu hizmetlerinden dolayı her yıl Kasımda bostancılardan on veya oniki kişi bir zaman Yeniçeri Ocağı'na ve sonraları da Divan-ı Hümayun çavuşluğuna ve Kapıkulu süvari bölüklerine çıkarılırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan başka paranın bir kesesi bostancılara ihsan olunur ve bir kese de Davut Paşa Camii'nin maaş ve harcamalarına ayrılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancı Ocağı efradının bir kısmı yeşillikçi Yalı Köşkü, Sepetçiler Köşkü, Kayıkhane, Balıkhane, Otluk Kapı'da, bazıları da Soğuk Çeşme, Heybeci, Bamyacı, Kuşhane, Gülhane, İncili Köşk, dolap, doğurmen, mezbelekeşan (çöpçü), tulumbacı ve sair ocaklarda ve köşklerde istihdam edilmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıların asıl kışlaları Hasbahçe tarafından olup orada bir de orta camileri vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancılar arasındaki kayıkçı bölükleri padişahla saray erkanının, valide sultan ve sultanların kayıklarını çekerlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kayıklar Sarayburnu tarafındaki kayıkhanede dururduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Padişahlar her ne zaman kayıkla bir yere gitseler, her defasında kürekçilere bahşiş verirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Saraya mahsus kayıkların yapım ve tamirleri için her üç yılda bir İzmit ormanlarından kereste kesilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Seferlerin devamı ve askere olan ihtiyaç sebebiyle bostancılardan icabında asker ayrılarak bunlar ordu kadrosuna alınırlardı; bu usul ilk önce 1695 yılında tatbik edilmiş ve bunlardan, her biri biner kişilik üç alay teşkil olunmuştuOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıların yevmiyelerinden başka yıldan yıla Selanik çuhasından birer kaput hakları vardı veya bunun bedelini alırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunların başlarına giydikleri serpuşa barata denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancılar arasında haseki ismiyle anılan ve XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın son yarısında mevcudu üç yüzü bulan küçük zabit rütbeli bir bostancı hasekileri sınıfı vardı ve bunlar bostancılar arasından seçilirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Hasekilerden altmış tanesi padişahın bir yere gidişinde muhafızlık ederlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hasekiler, bir hizmet çıktığı zaman Bostancıbaşı tarafından sık sık vilayetlere gönderilirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1725 tarihinde bu hasekilerle mülazımlarının miktarları tahdit edilmiş ve bunların seksen haseki ile yirmi mülazım olması kabul edilmiştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Hasekilerin başlıca ağaları baş haseki ile kireç imalathanelerinin mültezimi olan kireççi başı, İstanbul ve civarı limanlarındaki dalyanların mültezimi olan balık emini ve İstanbul'da şarap imali ve satışı ile alakadar olan şarap emini bu cümledendiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hasekilerden on ikisi tebdil hasekisi olup padişahın tebdil gezmelerinde beraberinde bulunurlardı; lüzumu halinde bunlar kıyafet değiştirerek İstanbul'da dolaşırlar ve gizli emirlerle valilere ve sair yerlere gönderilirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hasekiler Nisan 1829'da rikab solakları ve peyklerle beraber kaldırılmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancı Ocağı'nın en büyük zabiti Bostancıbaşı'dırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sarayda sakal salıvermesine müsaade edilen ondan başka kimse yoktu; İstanbul etrafındaki Marmara ve Karadeniz, Haliç sahillerinin muhafazası ve inzibatı buna aitti; sahillerde yaptırılacak yalılar ve saire bunun müsaadesi olmadan yaptırılamazdı; Bostancıbaşı sahillerdeki bina ve yalıların mevkileriyle kimlerin olduğuna dair mükemmel bir defter tutardı; sahilde yaptırılan binalardan resim alırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu ocağın kaldırıldığı tarihe kadar bostancılardan bir zümre hükümdarın kayığını çekip Bostancıbaşı da bu dümeni tutmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıbaşı'nın bu suretle padişaha bağlılığından ve muhatap olmasından dolayı vezirler ve devlet adamları kendisinden çekinirler ve kendi aleyhlerinde hükümdara bir şey söylememesi için Bostancıbaşı'ya hürmet ederlerdi; padişah saray bahçesinde gezerken de Bostancıbaşı yanında bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

İstanbul civarındaki suların ve ormanların teftişi, kara avları ile deniz avlarının kahyalığı da ona aitti ki deniz avları bostancı hasekilerinden ikisinin iltizamından olan kireç ve şarap eminliklerinden de aidatı vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Devlet ricalinden biri saray dahilinde idam edilecek olursa bunun idamına Bostancıbaşı memur olurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sadr-ı azamın, vezirlerin azl, sürgün ve katillerinde de Bostancıbaşı'nın vazifesi vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıbaşıların mutlaka kendi ocaklarından gelmeleri; Bostancı Ocağı'ndan yetişerek yükselmeleri kanunduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıbaşılar dairesi Sarayburnu ile Sirkeci arasında bulunup burada Hamlacı koğuşları da vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bostancıbaşı terfi veya azledilecek olursa yerine XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın sonlarına ve XVIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın başlarına kadar bostancılar kethüdası Bostancıbaşı olurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat sonraları bu silsile değişmiş ve kethüdanın yerine haseki ağa denilen başhasekinin Bostancıbaşı olması kanun olmuştuOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bir aralık başhasekinin yerine bostancılar kayıtlara göre bostancıbaşından sonra bostancılar kethüdası, haseki ağa, hamlacı başı, oda başı, bostancı karakulağı, vezir karakulağı ile dört baltacı bu ocağın zabitlerindendiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Hamlacı Başı, hükümdar kayığının en önünde kürek çeken ve sol hamlacılardan birincisi olup Bostancı Ocağı'nın kayıkhane kısmının amiri ve ocağın büyük zabitlerindendiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Odabaşı da Bostancı Ocağı'nın ileri gelen zabitlerinden biri olup, Bostancıbaşı'nın hükümet nezdinde kapı çuhadarı idi ve Babıali'de bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Karakulak ile Vezir karakulağı hükümdar ile sadr-ı azam bostancılardan, ağa karakulağı olup Yeniçeri ağası kapısında bulunur ve bir yangın çıktığı zaman bunu öğrenerek saraya koşup kızlar ağası vasıtası ile hükümdarı haberdar ederdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu büyük ocak zabitlerinden başka padişahlara ait muhtelif bahçe ve bostanlarda mahsul yetiştiren Usta denilen ve bulunduğu mıntıkanın inzibatı ile alakadar olan bostancı zabitleri vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Asakir-i Mansure teşkilatını müteakip ustaların idare ettikleri karakolların inzibatının temini yeni askerle yapılacağından bostancıların vazifeleri yalnız bahçelerin bekçilikleri ve saray dahilindeki bahçeler matbah-ı amire sebzevatına tahsisen idaresi bostancılardan alınmış ve hariçteki bahçelerin de bu yeni tarzda idaresi uygun görülmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1826 Ağustos'undan itibaren Bostancı Ocağı yeni nizam üzerice teşkilata tabi tutulmuş ve 1500 kadar bostancı Asakir-i hassa ismiyle ve yeni bir nizamname ile bir binbaşının kumandasına verilip, idaresi Bostancıbaşı'ya bırakılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Devletin işe yarar askeri haline getirilen Bostancı Ocağı efradı saray dahilinde tahsis edilecek kışlada oturup yine orada Ağa bahçesi denilen mahalde her gün kuru ve ateşli talim yapacaklardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Saray kapılarını ve bilhassa bab-ı hümayun ve orta kapıyı bunlar bekleyeceklerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan başka Dolmabahçe, Beşiktaş, Çırağan ve Ortaköy'e kadar olan mahalleri de bunlar muhafaza edeceklerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Edirne Osmanlı Devleti'nin merkezi iken oradaki saraylara ait bahçe ve bostanların hizmetine bakmak üzere İstanbul'daki gibi devşirmelerden meydana gelen bir Bostancı Ocağı kurulmuştuOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Daha sonra İstanbul devlet merkezi olunca padişahların buraya sık sık gidip gelmelerinden dolayı bilhassa XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta ve XVIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl başlarında burası tamamen terkedilmediği için Edirne Bostancı Ocağı ehemmiyetini muhafaza etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Edirne Bostancı Ocağı İstanbul'dan tamamen ayrı olup Edirne'nin de bostancıbaşısı, kethüda ve hasekisi ve diğer zabitleri vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Edirne şehrinin inzibatı bostancılara ait olup Rumeli valileri şehrin inzibatı ile alakadar olmazlardı ve mesulü Edirne Bostancıbaşı'sı idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Edirne'deki saray bahçe ve bostanların hasılatı bedeli her yıl mahsul-ı hümayun namı ile Bostancıbaşı'nın tertip ettiği defterle ve bir usta vasıtası ile İstanbul'a getirilerek saray hazinesine teslim olunur ve bu defterin üstüne hatt-ı hümayun çekilerek sadr-ı azam tarafından defterdarlığa havale edilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Edirne Bostancı Ocağı 1826 senesinde lağv edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BÖLÜK

Osmanlılarda bölük, Tanzimat'tan sonra bir yüzbaşı komutasındaki piyade veya süvari birliğine verilen adOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Osmanlıların askeri teşkilatında, Kapıkulu Ocakları ve askerlerinde Bölük kullanılmıştı, ilk Yeniçeri Ocağı'nda 100'er kişilik 10 bölük, Gelibolu Acemi Ocağı’nda da 50'şer kişilik 80 bölük bulunuyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bölük kumandanlarına Çorbacı adı verilmiştir, İstanbul'daki Acemi Ocağı 31 bölükten meydana gelmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta bölüğe Ata bölüğü denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bölük ayrıca 9 bölüğe ayrılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunların hepsini birden idare edene de bölükbaşı denirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Önceleri 10 bölük olan Yeniçeri Ocağı sonraları 101 bölük olmuştur ve orta veya cemaat adı verilen bu bölüklerin ayrı ad ve görevleri bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fatih dönemine kadar ayrı bir ocak olan sekbanlar da bu dönemde 65 bölük olarak ocağa katılmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hükumet bu bölüklerin her birine yerine göre farklı muamele gösterirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:01 pm

BEYLERBEYİ (MİR-İ MİRAN)

Osmanlı Devleti'nde büyük eyaletlerin yönetimine memur edilen idari görevlidirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Beylerbeyi, eyaletlerin daha çok askeri idaresiyle meşgul olurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı tarihinde önemli yeri olan Beylerbeyliğin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ilk Beylerbeyi'nin bazı kaynaklarda Lala Şahin Paşa, bazılarında ise Timurtaş Paşa'nın olduğu yazılmaktadırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Avrupalı tarihçilere göre, İstanbul'un fethinden sonra Bizans'ın doğuya ve batıya ait iki (demostikos lön Skbolön) ordu komutanı teşkilatı örnek alındığı iddia ediliyorsa da fetihten önce Rumeli ve Anadolu'da bu görevlilerin bulunduğu bilinmektedirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu teşkilatı Osmanlılar, Selçuklulardan almışlar, yetkilerini kendi idari sistemlerine göre uygulamışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Beylerbeylerin emirleri altında sancakların mülki idaresine bakan sancakbeyi kazaların güvenliğine bakan subaşı, adalet işlerine bakan kadılar vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunlar bölgelerini geniş yetki ile idare ederlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Divan-ı Hümayun'un küçük bir örneği olarak, başkanlıkları altında divan kurulurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Beylerbeylerinin iki tuğu ve değişik dirlikleri olurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta En az dirlik 400Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta000 akçe idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Eyalet merkezinde maiyetiyle birlikte otururlar, sefere çıkarken de maiyetleri yanlarında bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sultan Fatih Mehmed tarafından hazırlatılan kanunnamede belirtildiğine göre Beylerbeyliği Divan-ı alide, vüzera, defterdar ve kazasker altında sırası olan önemli bir görevdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yine aynı kanunnameye göre, Beylerbeyi vüzeradan bir tabaka alttadır ve kadıların başındadırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Beylerbeyi yalnız idareci değil aynı zamanda askeri komutandırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Savaş zamanında askeri ile dövüşür, savaş bittikten sonra tekrar eyaleti başına dönerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Beylerbeyiler arasında derece farkı bulunur, rütbe farkı hariç, işgal ettikleri eyaletlerin fetih bakımından eskiliği gözönüne alınarak sıra takip ederlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yine aynı kanunnamenin esaslarına göre, Rumeli beylerbeyi, teşrifatta diğer beylerbeyinden farklıydıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Divan-ı Hümayun'da iskemlede oturma hakkına sahiptilerOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Diğer bir farkı da ahkamda kendisine "Paşa" lafzı ve "damatmealihu" ibaresi yazılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1864 yılında yapılan vilayet teşkilatı üzerine, vilayetlere gönderilen idarecilere vali adı verilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BEYLERBEYİ SARAYI

Boğaziçi kıyılarında, Beylerbeyi köyünün güneyindedirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud tarafından, IIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Murad dönemi beylerbeylerinden Mehmed Paşa'nın sarayının yerinde, IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud tarafından yaptırılmıştır (1827-1828)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Abdülmecid döneminde çıkan bir yangm sonucu tamamen yandığından, 1865 yılında Abdülaziz tarafından yeniden yaptırılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sarayın dışı ve içi çok gösterişlidirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Özellikle havuzları, üst katında bulunan hamamı ile çok güzel bir mimari örneği verirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Setler halinde çok büyük olan bahçesinde eskiden çeşitli hayvan beslenirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Beylerbeyi Sarayı'nda Abdülaziz, sık sık oturduğu gibi Türkiye'ye gelen yabancı devlet başkanlarına da burası tahsis edilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Balkan Savaşı'nda IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Abdülhamid Selanik'ten İstanbul'a getirilmiş ve ölümüne kadar bu sarayda kalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BEYLİKÇİ

Osmanlı Devleti'nde Divan-ı Hümayun'a gelen iradeleri ve fermanları kaydetmekle görevli memurdurOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Beylikçi, sadrazam tarafından sorulan sorulara da cevap yazar, Divan-ı Hümayun'da kabul edilen kararlar hakkında bilgi verirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hariciye Nezareti kuruluncaya kadar Babıali'nin dış siyasete ait kayıtlarını Beylikçi tutar, yapılan antlaşmaları inceler ve bunlar hakkında istenince bilgi verirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fermanlar ve beratlar Beylikçi Kalemi'nde yazılır, harçları alındıktan sonra sahiplerine verilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Beylikçi Kalemi'ne ait evrakları hazırlayıp Beylikçi'ye veren memura Beylikçi Kesedarı adı verilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Tanzimat'a kadar (1839) Reisülküttapların yardımcısı sayılan Beylikçiler, IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud zamanında hariciye nezaretinin kurulması ve Reisülküttaplığın kaldırılması üzerine sadaret makamına bağlanmışlar ve Osmanlı Devleti'nin son yıllarına kadar Babıali'nin büyük memurlarından biri olarak vazife yapmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BİRUN

Osmanlı Devleti'nin idari teşkilatında Tanzimat dönemine kadar kullanılmış bir tabirdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Osmanlı Devleti'nin yükselme döneminde devletin işlerini yürütmekle görevli olanlar bir hayli artmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunlardan sarayda görev alanlara Enderun, devlet yönetiminde göre alanlara da Birun denilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Birunlann en büyüğü sadrazamdır ve alt kademeye kadar bu sıra devam ederOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Birunların tayinleri, terfileri için özel ve belli bir düzenleri vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Birun büyüklerinin görev yaptığı binaya Babıali denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BİRUN AĞALARI

Yeniçeri Ocağı ağalarına verilen adOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Birin ağaları tabiri, Enderun ağalarının karşılık kullanılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Birun ağalarının başı, yetkileri çok geniş olan Yeniçeri ağası idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yeniçeri ağası, Yeniçeri Ocağı’nın başı ve askerin başkomutanı olmakla beraber şehrin asayişinden de sorumlu idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sipahiler ağası, silahtar ağası, azap ağası, topçubaşılar, mehterbaşılar da bu meyanda sayılırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sayısı yirmi dördü bulan Birun ağalarının önemli görevleri vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BİTİ (BİTİK)

Biti, Osmanlılarda ferman, mektup ve berat karşılığı olarak kullanılan bir tabirdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Biti tabirine XIVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta-XVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıllara ait belgelerde rastlanmaktadırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mu-rad ve Sultan Fatih Mehmed'in verdikleri beratlarda Biti, ferman ve nişan yerine kullanılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Arşiv vesikalarında Biti tabirinin Sultan Kanuni Süleyman zamanına kadar kullanıldığı anlaşılmaktadırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BOĞDAN

Romanya'nın Moldavya (Moldova), Eyaletine Osmanlılarca verilen adOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu ad, Boğdan voyvodalığını kuran Kuzey Transilvanyalı Boğdan'dan gelmedirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Boğdan'a Avrupa kaynaklarında "Ulahlar ülkesi" manasınaa Valachia denilmektedir, İlkçağ'da burada İskitler ve Thrak soyundan Daklar oturmuştur; daha sonra buraya Gotlar, Alanlar, Islavlar ve birçok Türk kabileleri gelmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Hunlar (IVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl) ve Avarlar (VIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl) buradan Macaristan'a geçmişler ve orada yerleşmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Volga boylarından gelen Bulgarlar (VIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl) ile Macarlar da buradan geçerek sonradan kendi adlarını verdikleri ülkeye yerleşmişlerdir (IXOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Daha sonra Boğdan'a, Peçenekler (IX- XIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl), Kumanlar (XIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta-XIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıl) ve nihayet Moğollar gelmişlerdir (XIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıldan sonra)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu kavimler yerli halk ile kaynaşıp erimişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunlar içinde varlıklarını bugüne kadar koruyabilenler Gagavuzlar ile Katarlar'dırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Boğdan'ın Rumen aslından olup Islav ve Türklerle karışmış halkına XIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyıldan sonra ulah (Valah; Rum, Valahi, Vlachi, Valachi: Türk Eflak) adı verilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Boğdan'da müstakil bir devlet kuran Ulah ailesi, Macar kralı IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Lajos'a karşı ayaklanarak memleketinden ayrılmış ve Boğdan'a giderek bağımsız bir devlet kurmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Boğdan Devleti topraklarını Osmanlı hakimiyeti altına girinceye kadar, Leh, Macar ve Altın- Ordu devletlerinin hücumlarına karşı korumakta çok güçlük çekmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta XVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın başından beri Boğdan'a yakın olan yerlerde Osmanlı kuvvetleri göründüğünden Boğdan voyvodası Alexandru cel Bun, Lehistan ve Macaristan devletleri arasında paylaşılmaktan korktuğu için Lublin Atlaşması'na (1412) katılmış ve Osmanlıların saldırısına karşı onlara yardımda bulunmayı yahut bu devletler, Osmanlılara saldırırlarsa birlikte harekete geçmeyi kabul etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Osmanlılar Eflak voyvodası Mihail'i yenerek Dobruca'yı ve aşağı Tuna kalelerini almışlar ve ilk defa Boğdan topraklarına girerek Akkerman Kalesi'ni sarmışlardır (1420)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Murad devrinde Osmanlıların kuzey doğu baskıları artmış ve IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mehmed zamanında Boğdan Osmanlı idaresini kabul etmek zorunda kalmıştır (1455)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mehmed, bu ülkeyi yalnız vergiye bağlamış, iç işlerine karışmamış ve başında yerli beyleri bulunan imtiyazlı bir eyalet halinde bırakmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan sonra Boğdan-Eflak beyliği ile birlikte gelişmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Boğdan voyvodası IIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Stefan cel Mare(1457- 1504) vergisini ödemekle beraber Osmanlı hakimiyetinden kurtulmak için bazı hareketlere girişmiş ve üzerine gönderilen Osmanlı öncü kuvvetlerini yenmişse de, Kefe'yi Cenevizlerden almış olan Fatih, Boğdan üzerine yürümüş ve her türlü mukavemeti kırarak bütün ülkeyi kati bir şekilde tekrar devletine bağlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid zamanında Boğdan iskelesi ve en önemli gelir kaynakları olan Kili ve Akkerman kalelerinin Osmanlılar tarafından zaptedilmesi, voyvodaların bağımsızlık ümitlerini ve kuvvetini büsbütün kırmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlılara karşı kazandığı ilk neticesiz zaferden sonra Boğdan voyvodası, Lehistan ve Macaristan krallarından ve Hıristiyanlık aleminden yardım istemişse de, umduğu yardımı görememiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlıların yenilmez bir kuvvet olduğunu anlayan voyvoda ölürken oğluna Boğdan'ı kuvvetli olan Osmanlılardan başka hiçbir millete teslim etmemesini vasiyet etmiş ve bu vasiyeti hemen bütün Boğdan beyleri benimsemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu voyvodanın ikinci oğlu Petru Rareş, Osmanlılara karşı ayaklanmak istemiş, fakat ezilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sultan Kanuni Süleyman'ın Mohaç'ta Macar ordularını yok etmesinden (1526) sonra bu havalide Osmanlılara karşı durabilecek tek bir kuvvet kalmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Erdel (Transilvanya) voyvodası Janos Szapolyai Osmanlı hükümdanın tanımak şartıyla yerinde kalmak imkanını bulmuştuOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kanuni'nin Boğdan

üzerine yaptığı seferde Yaş alınmış, asi voyvoda kaçmış ve devlete sadık bir yerli bey, voyvodalığa geçirilmiş, Tighina şehri alınarak burada Bender Kalesi kurulmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Boğdan halkının bu yeni voyvodayı öldürmesi üzerine yerine geçen voyvoda, Kili, Akkerman, Bender kalelerine saldırmışsa da yenilerek kaçmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu olaydan sonra eski voyvoda Petru Rareş tekrar voyvodalığa getirilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak oğlu İliaş rehin tutulduğu gibi vergisi 121Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta000 dukaya yükseltilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bundan sonra Boğdan voyvodası İlie, Müslümanlığı kabul etmiş, ordularını Avusturya imparatoru Ferdinand'ın taraftarları ile çarpışmak üzere Erdel’e gönderilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta XVIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılın sonlarında voyvoda olan Aron, Avusturya ve Erdel ile anlaşarak Papa VIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Clemens'in himayesinde kurulan Mukaddes İttifak'a girmiş ve bu yoldan istiklale kavuşmak istemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat bu teşebbüs de sonuç vermemiş ve Aron bir süre sonra Erdel Beyi Bathary tarafından öldürülmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yerine geçen voyvodayı da Osmanlılara dost olan Lehlilerin adamları öldürmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Eflak voyvodası Mihail'in önce kazandığı savaştan da bir sonuç çıkmamış ve bu prensin Avusturya kumandanı tarafından öldürülmesi üzerine bu hareket de durmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılda Boğdan'da idare ve siyaset bakımından bir değişme olmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yalnız bu yüzyılda, kültür alanında ilerlemeler görülmüş ve birçok manastırlar açılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu yüzyılda Lehistan, Boğdan işlerine karışmaya başlamış ve Hotin Kalesi'ni almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı hükümdarı IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osman, bu kaleyi sarmış, fakat yeniçerilerin itaatsizliği yüzünden alamamıştır (1620)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yine bu yüzyılda Boğdan'ın İstanbul'a bağlı bulunan kilisesine birçok Rum papazları gönderilmiş ve Boğdan'da Rum nüfuzu artmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

XVIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta yüzyılda Boğdan'da en önemli olay, IVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mehmed zamanında Kameniçe Kalesi'nin alınması (1672) ve ertesi yıl Jan Sobieski ile yapılan savaşlardan sonra Köprülü Fazıl Ahmed Paşa’nın Hotin ve dolaylarını Boğdan'a bıraktıran Bucaş Antlaşması'nı yapmasıdırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Osmanlı ordularının Viyana önlerinde bozguna uğramasından sonra (1683) Sobieski orduları Boğdan'a girmişler fakat Voyvoda Constantin Cantemir, Leh ordularının fütuhatına engel olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Karlofça Antlaşması ile Lehistan, Boğdan'ın kendisine verilmesini istemiş, fakat Osmanlılar buna razı olmamışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu voyvodanın oğlu Dimitrie Cantemir İstanbul'da uzun zaman kalmış olup Osmanlı kültürü ve sanatı ile yakından ilgilenen bir devlet adamı idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İstanbul'da Küçük Kantemiroğlu adıyla tanınan Dimitrie Cantemir Osmanlı tarihine dair önemli bir eser yazmış, Kitabu ilmi'l- musiki ala vechi'l-hurufat adlı eserini de IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ahmed'e takdim etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat Cantemir'in Rus Çan Petro ile bir antlaşma imzalaması Rusların Boğdan işlerine karışmasına sebeb olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu antlaşma şartları Rusların Prut kıyılarındaki yenilgisi (1711) üzerine tatbik edilmemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cantemir bundan sonra Rusya'ya kaçmış ve orada ölmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cantemir'in ve ondan sonra Eflak voyvodası Brancoveanu'nun ihanetleri üzerine devlet, Eflak ve Boğdan'a yerli bey tayin etmek politikasından vazgeçmiş ve bu eyaletlere Fenerli Rum beylerinden, üçer yıl süre ile voyvoda göndermeye başlamıştır (1711-1821)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu devir her iki memleket için de gelişen bir durum olmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yalnız serflik kaldırılmış, köylünün şahsi hürriyetleri tanınmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan (1774) sonra Ruslar Boğdan ve Eflak'ta Ortodoks tebaanın menfaatlerini korumak bahanesiyle konsolosluklar açmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu arada Osmanlı Devleti yararına ve Rusya zararına hareket ettiğini savunan Avusturya da Boğdan'ın kuzey taraflarını alıp Bukovina adlı bir eyalet kurmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1787 Osmanlı- Rus savaşı Yaş Antlaşması ile bitmiş ve Rusya bu antlaşmada elde ettiği arazi ile Boğdan'a çok yaklaşmış, Rusya ile Osmanlı Devleti arasında Dinyester nehri sınır olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Rus Çariçesi IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Katerina da Eflak ve Boğdan'ı bir Rus komutanı idaresinde birleştirip yeni bir Daçya Devleti kurmak ve bu devleti zamanla sınırları içine almak istemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1806-1812 savaşları sonunda imzalanan Bükreş Antlaşması ile de Rusya, Kili, Akkerman, Bender kalelerini içine alan Besarabya'yı almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Eflak ve Boğdan'da Fenerli Rumlara karşı bir ayaklanma olması üzerine, bu memleketlerin Rum beylerini istemediğini daha önceden anlamış bulunan IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud, artık buraya Rum beyi göndermemiş, tekrar yerli beyler tayin etmiştir (1821)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Akkerman Antlaşması (1826) ile de bunların yedi yıl süre ile vazife görmeleri kararlaştırılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Edirne Antlaşması (1829) ile biten Osmanlı-Rus savaşında Ruslar tekrar Osmanlıların Memleketeyn dedikleri Eflak- Boğdan'a girip Tuna ağızlarını almışlar ve savaş giderleri ödeninceye kadar Memleketeyn'de kalmışlar, bu sırada kurdukları teşkilat ile de işleri karıştırmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1848 yılında Yaş şehrinde çıkan küçük bir ayaklanma, Rus ordularının tekrar buraya girmelerine sebep olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Baltalimanı Antlaşması'ndan (1849) sonra iki devlet Boğdan'da Grigore Ghica'yı (1849- 1854) prens tayin etmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan sonra Eflak- Boğdan'da milliyet fikirleri ve bu iki eyaletin birleştirilmesi temayülü büsbütün kuvvetlenmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Paris Antlaşması (1856) ile biten Kırım Savaşı'ndan sonra Rusya, Memleketeyn işlerinden uzaklaştırılmış ve bu eyaletlerin bütünlüğü Fransa, İngiltere, İtalya tarafından garanti edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fransa'nın Eflak- Boğdan eyaletlerini birleştirme politikası Osmanlı ve Avusturya devletlerinin muhalefetiyle karşılanmış, fakat yapılan plebisit halkın birleşmeyi istediğini göstermiştir ve Alexandru Jon Cuza (1859- 1866) her iki eyalette de prens seçilmiştir (24 Ocak 1859)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta İstanbul'a giden Cuza, Küçüksu Kasrı'nda misafir edilmiş ve Osmanlı hükümdarı Abdülaziz Memleketyn'in Romanya adı ile birleşmesini kabul etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cuza'dan sonra Hohenzollern- Sigmaringen soyundan Prens Carol seçilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

1877 Osmanlı- Rus Savaşı'nda Romanya, Ruslardan bağımsızlık için teminat alarak savaşa girmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Romanya'nın istiklali önce Ayastefanos, sonra da Berlin Antlaşması (1878) ile tanınmış ve Romanya 1881 yılında krallık haline gelmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Rusya Besarabya'yı tekrar almış ve IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Dünya Savaşı'ndan sonra burasını yeniden Romanya'ya vermiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:02 pm

BAYRAK

Bir devletin veya milletin ayırd edici sembolüdürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Çeşitli bayraklar vardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunlar Bandıra, Flama, Gidon, Flandra, Fors, Sancak'tırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bandıra yabancı gemilerin kullandığı bayrak, Flama üçgen şeklinde olan ve genellikle işaret için kullanılan küçük bayrak, Gidon uçum kenarı çatallı flama, Flandra beylik gemilerin orta direğinin şapkasına çekilen milli renklerde şeride benzer, ince ve uzun bayrak, Fors milli bayrağın renk ve karakteri esas alınarak mevki ve rütbelere göre üzerine özel işaretler konulan, cumhurbaşkanı ile general ve amirallere mahsus bayraklara denirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sancak ise Osmanlı Devleti 'nde hükümdara mahsus şahsi bayrağa verilen addırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta




BAYRAKTAR

Yeniçeri birliklerinin bayraklarını taşımakla görevli subayOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayraktara Bayrakçı ve Alemdar da denilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yeniçeri Ocağı'nı teşkil eden yaya, sekban ve ağa bölüklerinin veya ortaların herbirinde bir bayraktar bulunur ve derece sırasına göre bayraktar, ortaların subayları arasında beşinci gelirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yeniçeri Ağası'nın maiyetini teşkil eden ve Ağa Gediklileri denilen 19 kişilik maiyetin içinde de ocağın en büyük bayrağını taşımakla görevli bir Baş Bayraktar vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Diğer Kapıkulu ocaklarının herbirinde de bir bayraktar bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yeniçeri ortalarında birliğin en kıdemlisi olan Başeski ve subay derecesinde tutulan kişiler de bayrak taşıma işinde bayraktarın yardımcısı idilerOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yeniçeri Ocağı'nda İmam-ı Azam Bayrağı, Ağa Sancağı, Alay Bayrağı, Kethüda Bayrağı ve Çatal bayrakları vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Seferde İmam-ı Azam bayrağı Yeniçeri Ocağı Ağası'nın çadırının önüne dikilir, bölük ve ortaların bayrakları da kendi komutanlarının çadırları önüne konurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yeniçerilerden biri meydan dayağıyla cezalandırılırken, törende vekilharç ile birlikte mum tutmak bayraktarların göreviydiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra (1826) kurulan Asakir-i Mansure-ı Muhammediyye birliklerinde Bayraktar görevini yapan subaylara Sancaktar adı verilmiş ve bu tabir günümüze kadar gelmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BEKİR AĞA BÖLÜĞÜ

Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar Harbiye Nezareti olan bina bahçesi içinde, bugün İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi olarak kullanılan binaya verilen addırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu bina Osmanlı Devleti'nde askeri cezaevi olarak kullanılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Meşrutiyet'ten önce (1908) cezaevi memurluğu yapan Bekir Ağa'nın adına nisbetle bu adı almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Meşrutiyet döneminde, iktidara karşı olan siyasi mahkumlar burada hapsedilmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918)'nden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti ileri gelenleri ve eski nazırlar Bekir Ağa Bölüğü'nde hapsedilmişler ve oradan Malta'ya sürülmüşlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BEŞİK ALAYI

Osmanlılarda padişah çocukları için yapılan törendirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Şehzade dünyaya gelince saray kethüdası tarafından Darphaneye süslü bir beşik ısmarlanırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Beşik, kethüda, baş efendi, başkullukçu, çantacı, kaftancı, enderum ağaları ve diğer saray mensupları tarafından harem dairesinin divan yerine bitişik olan kapısına getirilir, beşiği orada darüssaade ağası, hazinedar ağa, başkapı gulamı, hazine vekili ve nöbetçi ağalar teslim alırlar, harem dairesine ***ürürlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Emeği geçenlere bu iş için saraydan hediyeler verilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:03 pm

BAYEZİD IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta (1447-1512)

Osmanlı hanedanından sekizinci padişahOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Babası Sultan Fatih Mehmed, annesi Gülbahar Hatun'durOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sarayda iyi bir eğitim görmüş, şehzadelik hayatını geçirdiği Amasya sancakbeyliğinde de birçok bilginler ve sanatkarlar arasında bilgisini geliştirmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'la yapılan Otlukbeli Savaşı'nda, Osmanlı ordusunun sağ kanadına komuta etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Fatih Sultan Mehmed, kanunnamesine veraset hakkında bir kayıt koydurmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sebeple Gebze'de öldüğü zaman (3 Mayıs 1481), Bayezid'den başka hayatta bulunan diğer oğlu Cem de Konya sancakbeyi bulunuyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Vezir-i azam Karamanlı Mehmed Paşa, Cem'in padişah olmasını istemekle beraber devlet büyüklerinin ve yeniçerilerin isteklerine u***** Bayezid'e babasının ölümünü bildirip onu resmen tahta davet etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Diğer taraftan Cem'e de İstanbul'a gelmesi için gizlice haber göndermiştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak Cem'e gönderilen haberci, yolda Anadolu beylerbeyi Sinan Paşa tarafından yakalanarak öldürülmüş, Mehmed Paşa'nın niyetini anlayan yeniçeriler de ayaklanıp onu öldürmüşlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İstanbul'da başgösteren kargaşalığı yatıştırmak için Fatih'in sarayında rehin olarak bulunan Bayezid'in oğlu Korkut, babası Amasya'dan gelinceye kadar vekili sayılmış ve kendisine biat edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Nihayet Bayezid İstanbul'a gelerek tahta çıkmış (20 Mayıs 1481), kendi lehine çalışmış olan İshak Paşa'yi da vezir-i azam yapmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cem'in tahta çıkma girişimleri sonuç vermediği gibi Fatih kanunnamesi de padişaha, kardeşlerini öldürme hakkını veriyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cem, Osmanlı tahtına geçebilmek için, Anadolu'da uyandırdığı sevgiye ve Karaman halkının yardımına güvenerek Bayezid'e karşı mücadeleye giriştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bursa'yı ele geçirip burada adına hutbe okutmuş ve para bastırmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cem, Anadolu'nun kendisine bırakılmasını öne sürerek Bayezid ile anlaşmak istemiş, Bayezid, devletin bütünlüğüne zarar verecek olan bu teklifi kabul etmemiş ve Cem'in üzerine yürümüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yenişehir civarındaki çarpışma Bayezid'in galibiyeti ile sonuçlanmış, Cem, Konya'ya kaçmış, orada da tutunama***** Mısır Kölemen Sultanı Kayıtbay'a sığınmıştır (28 Haziran 1481)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece bir saltanat kavgası olan Bayezid-Cem ihtilali, yabancı çıkarlarının önem kazandığı siyasi mesele halini almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu arada Karamanoğlu Kasım Bey durumdan faydalanarak beyliğini yeniden kurmak istemiş ve bu hususta Cem'le anlaşmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cem, bu anlaşma üzerine tekrar Anadolu'ya gelmişse de karşısında ordusu ile bizzat çıkan Bayezid'e yenilmiş ve kendisine yapılan Kudüs'te oturma ve Bayezid tarafından yollanacak bol para ile yaşama teklifini kabul etmeyerek Rodos şövalyelerine sığınmıştır (Temmuz 1482)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid, her yıl vereceği para karşılığında Cem'in serbest bırakılmaması için şövalyeler ile anlaşmış; şövalyeler Cem'i Nice'e ***ürmüşlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bir çok memleket gezdirilen Cem, nihayet Papa VIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İnnocentius'a teslim edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Papa, Cem'i Osmanlılara karşı bir koz olarak kullanmak istemiş, Hıristiyanlığı kabulü şartıyla Bayezid'in yerine saltanata geçmesine yardım edileceğini vaadetmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak Cem, bu teklifleri kabul etmemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu arada Fransa Kralı VIIIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Charles, Haçlıların Kudüs Krallığı'nı diriltmek gayesiyle Osmanlı İmparatorluğu'na karşı düzenleyeceği seferde Cem'den faydalanmak istemiş ve onu Papa'nın elinden almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat Cem'in zehirlenerek ölmesi (Mart 1495) bu düşüncenin uygulanmasına imkan bırakmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, Cem'in ölümüne kadar büyük bir endişe içinde yaşamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Cem'e karşı koymak üzere, vezir-i azam İshak Paşa'nın teşviki ile Otranto'dan geri çağırdığı Gedik Ahmed Paşa gibi ünlü bir devlet adamını bir müddet sonra Cem taraftarıdır diye öldürtmüş, Cem'in, Saray'da rehin olarak bulunan oğlu Oğuz Han'ı boğdurmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan başka, Rodos şövalyelerine yılda 45Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta000 duka vermiş, Papa'ya ve Fransa kralına kıymetli hediyeler göndermiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cem olayının daha başlangıcında, Gedik Ahmed Paşa'nın Otranto'dan geri çağrılmasıyla, Fatih döneminde girişilmiş olan İtalya seferinden vazgeçilmiş, İspanya hükümdarı Katolik Fernando ile karısı İsabella'nın hücumlarına karşı kendisinden yardım isteyen Gıranata'daki son Müslüman Beni Nasr Devleti'ne de, Kemal Reis'i yollamakla beraber, Papa'yı gücendirmemek düşüncesiyle yardım etmekten çekinmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid zamanı Osmanlı İmparatorluğu için durgun bir devredirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böyle olmakla beraber, sınırların korunması ve Balkan Yarımadası'nın tamamen hakimiyet altına alınması yönünden önemli olan bazı savaşlardan da kaçınılmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, 1483'teki ilk seferinde Hersek'i ele geçirdikten sonra Boğdan üzerine yürümüş ve Tuna'nın kuzey ağzı üzerinde bulunan Kili Kalesi ile daha kuzeydeki Akkerman Kalesi'ni almıştır (1484)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece Besarabya sahilleri de Osmanlı ülkesine katıldığından Karadeniz'in batısındaki bütün sahiller ele geçirilerek Kırım'la karadan bağlantı sağlanmış ve Tuna sınırı emniyet altına alınmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Lehlilerin ve Macarların Bağdan'ı ele geçirmek için giriştikleri hareketler (1498) bir sonuç vermemiş, bilakis Malkoçoğlu Bali Bey'in akıncıları Polonya içlerine kadar giderek Varşova'yı tahrib etmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece Boğdan kesin olarak Osmanlı hakimiyeti altına alınmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Mısır Kölemen Devleti ile yapılan savaşlar Bayezid devrinin en önemli olaylarını teşkil ederOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hindistan'daki Behmeni hükümdarı IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud'un Baye-zid'e gönderdiği hediyelerin Cidde valisi tarafından alınarak Kölemen hükümdarı Kayıtbay'a gönderilmesi, Fatih'in ölümüyle tavsamış olan Osmanlı- Kölemen anlaşmazlığını, yeniden ortaya çıkarmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu hediyeler sonradan Bayezid'e gönderilmiş ancak savaşın önüne geçilememiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Çünkü Kayıtbay, Cem'i bir hükümdar gibi karşılamış, ona her türlü yardımı sağlamış ve Karamanoğlu Kasım Bey'in eski beyliğini ele geçirme isteğine taraftar olmuştuOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan başka Adana-Tarsus bölgesindeki Ramazanoğullan Beyliği'nin iç işlerine karışmış, bu yüzden Ramazanoglu Mahmud Bey, Bayezid'e sığınarak ülkesini Osmanlılara bıraktığını bildirmiş ve Kölemenlere karşı yardım istemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece başlayan Osmanlı- Mısır savaşları altı yıl sürmüş (1485-1491), kesin bir sonuç elde edilememiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Tunus Beyi'nin arabuluculuğu ile İstanbul'da varılan anlaşmaya göre Ramazanoğulları ülkesi Osmanlılarda kalmış, yalnız Haremeyn evkafından olan Çukurova'deki 3 kasaba Kölemenlere verilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Fatih döneminde yapılan Osmanlı-Venedik savaşları Osmanlıların lehine sonuçlanmış ve Venediklilerin elinde yalnız Mora'da İnebahtı ile Modon ve Koron kaleleri kalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Venediklilerin Karadağlılara saldırmaları üzerine savaş başlamış; Bayezid'in komutasındaki Osmanlı ordusu Mora üzerine yürürken (1499) denizden de ablukaya girişilmiş ve Bosna sancakbeyi İskender Paşa'ya Venedik taraflarına akın etmesi emrolunmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 4 yıl süren bu savaş esnasında (1489-1502) İnebahtı, Modon, Koron ve Draç kaleleri alınmış, Venediklilerin yardımına koşan Papalık, Fransa ve İspanya donanmaları da bir başarı sağlayamayınca Venedik Devleti barış istemek zorunda kalmış ve bundan sonra Mora'da, Arnavutluk'ta ve Bosna'da hiçbir iddiada bulunmamak şartıyla barış imzalanmıştır (Ocak 1502)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu sırada Doğu'da Safevi tehlikesi başgöstermiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Şii-Safevi Devleti'nin kurucusu olan Şah İsmail, Şiiliği siyasetine alet etmiş ve bu yolda yürüyerek Anadolu'yu Sünni Osmanlı padişahının elinden almayı düşünmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İsmail'in Anadolu'daki tahriklerini gören Trabzon sancakbeyi Şehzade Selim, padişaha tehlikenin büyüklüğünü bildirince Şiilerden bir bölümü yeni alınmış olan Modon ve Koron şehirlerine sürülmüş, kalanların da İran'a göçmeleri yasak edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu durum karşısında İsmail, Bayezid'e elçi göndererek kendi taraftarlarının göçlerine mani olunmamasını istemiş, bu arzusu reddedilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bununla beraber Bayezid'in Safevi tehlikesini kavramadığı ve kendisine "Pederim" diye hitabeden Şah İsmail'in iltifatlarına aldanarak hareketsiz kaldığı görülmektedirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Şah İsmail, Dulkadiroğlu Alaüddevle üzerine yürümek için ordusuyla Osmanlı topraklarından geçerken (1507) Bayezid, bu olaya seyirci kalmış, yalnız sınırı korumak için Ankara'ya asker göndermekle yetinmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat Anadolu'daki Şiiler gün geçtikçe düşmanca hareketlerini arttırmışlar, kendisine Şahkulu unvanını veren Karabıyıkoğlu adındaki bir Şii halifenin başkanlığı altında çeteler kurarak ayaklanmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu çeteler, Antalya sancakbeyi Şehzade Korkut'u bile soymuşlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Şahkulu, Anadolu beylerbeyi Karagöz Ahmed Paşa’yı yenerek öldürdüğü gibi Kütahya'yı da ele geçirip yakmış ve vezir-i azam Hadım Ali Paşa'nın, Amasya'da bulunan Şehzade Ahmed kuvvetleriyle desteklenen ordusu bu ayaklanmayı güçlükle bastırabilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yapılan savaşta vezir-i azam ve Şahkulu ölmüşler, başsız kalan Şiiler de dağınık bir halde İran'a çekilmişlerdir (1511)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bununla beraber Bayezid'in Safeviler meselesini politika yolu ile çözmek istediği ve Maveraünnehir Osmanlı hükümdarı Şibak Han'ı teşvik ederek Şah İsmail'i iki ateş arasında bırakmak istediği bilinmektedirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, ihtiyarlığında yalnızlığı, ibadetle uğraşmayı her şeyin üstünde tutmuş, devlet idaresini vezirlerine bırakmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sebepledir ki, oğulları arasında saltanatı ele geçirmek için hareketler başlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid'in dört oğlundan Ahmed Amasya'da, Selim Trabzon'da, Korkut Antalya'da, Şehinşah ise Cem'in yerine Karaman'da sancakbeyi idilerOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Korkut, İstanbul'a daha yakın bulunan babasının ölümünde kardeşlerinden önce yetişerek tahtı ele geçirmek gayesiyle Saruhan'a naklini istemiş, isteği yerine getirilmeyince Mısır'a kaçmış, fakat bir müddet sonra yine Antalya'ya dönmüştür (1509)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid, en büyük oğlu olan Ahmed'i diğer oğullarına tercih etmekte idiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Vezir-i azam Hadım Ali Paşa da padişahı bu tercihinde destekliyordu; hatta şehzade Ahmed'e teveccühünü sağlamak için Şahkulu üzerine yürünürken onu komutan tayin ettirmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat bu savaşta şehzade Ahmed cesaretsizliği ve beceriksizliği yüzünden bir başarı sağlayamamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Buna karşılık, Şii tehlikesini sezen ve ona şiddetle karşı konulmasını isteyen Selim'in taraftarları gittikçe çoğalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Şehzade Selim, İstanbul'a yakın bulunmak için oğlu Süleyman'a (Kanuni) Bolu sancakbeyliğini sağlamışsa da Ahmed'in itirazı üzerine Süleyman derhal Kefe sancakbeyliğine nakledilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu durum karşısında Selim, topladığı askerlerle Kefe'ye, oğlunun yanına gitmiş (1510), Kırım hanı bulunan kayınpederi Mengli Giray'ın da yardımıyla Balkanlar'a inmiş (1511) ye Trabzon Sancağı 'nın kendisine az geldiğini ileri sürerek Rumeli'de de bir sancak verilmesini istemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Selim, Edirne üzerine yürürken Bayezid, kendisi hayatta iken şehzadelerden hiçbirini veliaht yapmayacağını ve Semendre Sancağı'nın Selim'e verildiğini bildirmek zorunda kalmış, bunun üzerine Selim Semendre'ye çekilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Fakat Bayezid, şehzade Ahmed'i Şahkulu isyanında komutan tayin edince Anadolu askerinin meşguliyetinden de faydalanmak isteyen Selim, yeniden İstanbul üzerine yürümüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Şehzade Selim, Çorlu civarında Bayezid'in kuvvetlerine yenilerek Kırım'a kaçmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Selim'in bu yenilgisi üzerine saltanatı Ahmed'e bırakmakta bir engel kalmadığını düşünen Bayezid, onu İstanbul'a çağırmış, fakat yeniçeriler Selim'den başkasını istemediklerini bildirerek ayaklanınca Maltepe'ye kadar gelmiş olan Ahmed, Amasya'ya dönmek zorunda kalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Durumundan faydalanarak saltanatı ele geçirmek ümidi ile İstanbul'a gelmiş olan Korkut da, hayatına dokunmayacaklarına söz veren yeniçerilere sığınmaktan başka birşey yapamamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece kardeşleri arasındaki saltanat çekişmesi, yeniçerilere dayanan Selim'in lehine sonuçlanmış, Selim de İstanbul'a gelerek saltanatı kendisine bırakmak zorunda kalan babasının yerine Osmanlı tahtına geçmiştir (25 Nisan 1512)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, bundan bir ay sonra Dimetoka'ya giderken yolda ölmüş ve cenazesi İstanbul'a getirilerek kendi adını taşıyan camiin yanında oğlu tarafından yaptırılan türbeye gömülmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, alim ve şair Osmanlı padişahlarından biridirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Felsefe ve din ilimleriyle uğraşmış, şiirde "Adli" mahlasını kullanmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Şiirlerinin bir bölümünü ihtiva eden divanı basılmıştır (İstanbul, 1890)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Devrinin birçok alimlerini yanına toplamış, birçok alim ye şaire maaş bağlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid'in saltanatında İstanbul, İslam aleminin ilim merkezi haline gelmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İbn-i Kemal ve İdris-i Bitlisi gibi alimler tarihlerini onun adına yazmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, geniş düşünceli ve serbest fikirli olmadığından, mutaassıp ulemanın etkisiyle Tokatlı Molla Lutfi gibi devrinin en seçkin bir fikir adamını itikatsızlıkla itham ettirerek öldürtmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu tutum, Fatih devrinde başlamış olan Batı sanat ve kültürü ile münasebetlere son vermiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, hattatlığa da merak sarmış ve Şeyh Hamdullah gibi ünlü bir hattattan dersler almıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid saltanatının son yıllarındaki sakin hali ve dine karşı gösterdiği bağlılık yüzünden “Bayezid-i Veli" diye anılmağa başlanmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

İstanbul'da kendi adını taşıyan cami (yapılış tarihi: 1501- 1505) ile imaret, medrese ve kervansaraydan başka Edirne'de Tunca kenarında cami, imaret, okul, medrese ve bir akıl hastanesi; Amasya'da da cami, okul, medrese ve zaviyeler yaptırmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Zamanında Yeniçeri Ocağı genişletilerek Ağa bölükleri (61 bölük) kurulmuş, donanmaya gereken ehemmiyet verilerek ilk Osmanlı kalyonu inşa edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Timar teşkilatında da değişiklik yapılarak yıllık 5000 akçe dirliği olan bir timarlı sipahinin 1 silahlı süvari (cebelü) ile harbe katılması yerine, 3000 akçe karşılığında 1 silahlı süvari vermesi usulü konmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BAYEZİD KULESİ

İstanbul'da çıkan yangınları görerek İtfaiye Teşkilatı'na haber vermeyi sağlamak amacıyla Bayezid'de yapılmış olan gözetleme kulesiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yeniçeri Ocağı kaldırıldıktan sonra (1826) IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Mahmud'un emriyle, Serasker Ağa Hüseyin Paşa tarafından yapımına başlanan kule, 1828'de tamamlanmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu kulenin yapımından önce Ağa Kapısında aynı amaçla kullanılan, ahşap bir yangın köşkü bulunuyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kule önce ahşaptan yapılmış, Yeniçeriler tarafından çıkarılan bir ayaklanmada ateşe verilerek yakılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Padişah, bu defa kulenin taştan yapılmasını emretmiş, önce üstü ahşap alt kısmı taştan yapılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1849’da bu kısımda üç tabaka halinde taştan yapılan kule, 1894'teki büyük zelzelede hasara uğradığından, bir süre kullanılamamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Daha sonra onarılarak yeniden kullanılmaya başlanmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yüksekliği 85 metredirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Buradaki görevliler "Köşklü" adiyle anılırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kırmızı ceket giyer, bellerine de tokalı bir palaska kemer takarlar, ellerinde de kısa bir mızrak taşırlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yangını haber vermek üzere şehrin çeşitli semtlerine dağılırlar ve o semtlerin karakollarına ve mahalle kahvelerine haber verirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 81
Reputation : 0
Kayıt tarihi : 04/11/09
Yaş : 40
Nerden : KONYA

Osmanlı Ansiklopedisi  Empty
MesajKonu: Geri: Osmanlı Ansiklopedisi    Osmanlı Ansiklopedisi  I_icon_minitimePerş. Ağus. 05, 2010 10:04 pm

BAŞIBOZUK

Savaş sırasında orduya gönüllü olarak katılanlara verilen addırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bunlar düzenli ordunun asıl kuvveti ile karıştırılmaz, süvari veya piyade olarak katıldıklarına göre, ayrı silah ve teçhizat ile ayrı kumandanlar idaresinde olarak teşkil edilen kıtalar halinde ve yardımcı asker suretinde görev yaptırılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1854 Osmanlı-Rus savaşı sıralarında disiplinli bir hale getirilmelerine çalışıldı ve bu iş ile özellikle Fransız generali Joussouf ile İngiliz generali Biston görevlendirildi ise de bir sonuç alınamadıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Başıbozukların düzensizliği özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kendini göstermiş ve bu usul o zamandan sonra bütünüyle terkedilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Eskiden taşradan İstanbul'a gelip, yersiz-yurtsuz dolaşanlara da başıbozuk denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sonraları, askeri sınıfa dahil olmayan bütün sivil halka başıbozuk denilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BAŞKADIN

Osmanlılarda, padişahların nikahları altında bulundurdukları kadınlardan -genellikle dört tanedir- en yaşlısına verilen unvandırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Saray kadınlarında, gözdelerden seçilen ikballer, müstesna bir güzelliğe sahip olmaları yanında saray usul ve adabını öğrenmiş olmaları da gerekirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Cariye olarak saraya alınanlar, hazinedar usta tarafından seçilen birinin yanına verilerek eğitilirlerdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Eğitimlerini tamamlayanlar, kabiliyetlerine göre gözde, ikbal ve kadın olurlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta


BAŞTARDA

Buharlı gemilerin icadından önce Osmanlıların kullandıkları savaş gemilerinden birinin adıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bastarda, bir cins küçük gemi, kadırganın küçüğüdürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yelkenle ve kürekle hareket eden gemilerde oturak "birim"diOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Oturak sayısı çoğaldıkça gemilerin adı da değişiyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İşte bunlardan 26-36 oturaklı gemilere baştarda denilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu gemilerin büyüklük itibariyle birbirinden farklı olmak üzere birkaç çeşidi vardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

En büyüğü olan 36 oturaklısı "paşa bastardası" adını alıyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu gemilerin uzunlukları 210'dan 216 Osmanlı kademidir (yarım arşın uzunluğunda bir ölçü olup, 34 cm)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bastardaların kadırgalarda olduğu gibi baş taraflarına üçer top konulduktan başka çıkmaları üzerine de dörder beşer top yerleştirilirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Paşa gemisi olduğuna işaret olmak üzere kıç kamaraları üzerinde üçer fener yakılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Paşa baştardasına 84'ü gemici ve topçu, 216'sı savaşçı ve 500'ü de kürekçi olmak üzere 800 mürettebat bulunurduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Orta baştardada, 26 oturak olup, uzunluğu 171 kademdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bir çeşit daha baştarda vardır ki, buna "hünkar gemisi" adı verilirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunda da alamet olarak üç fener yakılırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bir baştarda, 6 mavna, 40 da kadırga bir donanmayı teşkil ediyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta



BAYEZİD IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta (YILDIRIM) (1360-1403)

Osmanlı hanedanından dördüncü padişahtırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Babası IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Murad (Hüdavendigar) annesi Gülçiçek Hatun'durOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, şehzadeliğinde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun ile evlenmiş (1381), çeyiz olarak Germiyanoğlu tarafından Osmanlılara Simav, Tavşanlı, Emet gibi yerler verilmiş, Sultanönü ile bu yerlerin idaresi Bayezid'e bırakılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Kardeşi Savcı Bey'in Bizans İmparatoru İoannes’in oğlu Andronikos'un yardımını sağla***** babasına karşı ayaklanmasını (1385) bastırma hareketinde Bayezid'in büyük hizmetleri görülmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IOsmanlı Ansiklopedisi  NoktaMurad'ın 1386'da Karamanoğlu Ali Bey'e karşı açtığı seferde sürati ve yiğitliği dolayısıyla da "Yıldırım" lakabı ile anılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1389'da Haçlı ordularıyla yapılan ve zaferle sonuçlanan Kosova Meydan Savaşı'nda Yıldırım Bayezid, sağ kanaddaki Rumeli askerlerinin başında kahramanca savaşmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

IOsmanlı Ansiklopedisi  NoktaMurad'ın savaş meydanında şehit edilmesi üzerine hükümdarlığa getirilen IOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid, kardeşi Yakub Çelebi'yi devlet erkanının kararıyla boğdurmuş; fakat Yakub Bey'in öldürülmesi olayı, Karamanoğlu'nun da kışkırtması ile Kosova Meydan Savaşı'na kuvvet sağlayan Candar, Germiyan, Saruhan, Menteşe, Aydın ve Hamideli beylerinin Yıldırım Bayezid'in emirlerine karşı gelmelerine sebeb olmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu durum üzerine Yıldırım Bayezid, önce Rumeli'yi güvenlik altına almış, Sırpları kendisine bağımlı kılan bir anlaşma yapmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ayrıca, Sırp kralı Stefan'ın kız kardeşi Maria Despina ile evlenmiş, böylece de Sırplarla dostluğu kuvvetlendirmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Venediklilerle ticaretlerini himaye suretiyle anlaşmış, sonra Bizans'taki taht çekişmelerini isteğine göre ayarlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid İmparator İoan-nes'in fesat çıkardığı için hapsedilmiş bulunan oğlu Andronikos ile onun oğlu İoannes'in kendisine başvurmaları üzerine bir miktar askerle İstanbul üzerine yürümüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İmparator İoannes'i ve saltanat ortağı Manuel'i tahttan indirip hapse attırmış ve hapis bulunan prensi imparator ilan ettirerek kendilerinden vergi almağa başlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kısa bir süre sonra eski imparator ile ortağı hapisten kaçarak Bayezid'e sığınmış; vergiden başka bir miktar askerle kendisine yardımda bulunmayı kabul ettiklerine dair bir antlaşma imzalamışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sebeple de Yıldırım Bayezid onların yeniden imparator olmalarını sağlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Andronikos'a ve oğluna da Bizans ülkesinden Silivri, Ereğli, Selanik gibi bazı yerlerin hakimiyetini verdirmiştir (1390)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Daha sonra Karamanoğlu'ndan gizli Anadolu'ya geçerek, Batı beylikleri üzerine yürümüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sefere Bizans İmparatoru İoannes'in oğlu IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Manuel ve Sırp kralı da kuvvetleriyle birlikte katılmışlardırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İlk olarak Aydınoğlu Umur Bey'in nüfuzu altına girdiği halde sonradan Bizans'a bağlanmış olan Alaşehir, IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Manuel'in yardımıyla Rum tekfurundan alınmıştır (1390)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu arada Aydınoğlu İsa Bey, Bayezid'e bağlandığından ölünceye kadar yalnız Tire kendisine bırakılmak üzere, Aydıneli ue Osmanlı ülkesine katılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu tarihlerde Yıldırım Bayezid, İsa Bey'in kızı Hafsa Hatun ile evlenmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Saruhanoğulları, karşı koymadan memleketlerini Bayezide bırakmışlar; sonra da Germiyanoğlu IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yakub Bey üzerine yürümüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Menteşe ve Hamid beylikleri de -Antalya dahil- Osmanlı idaresine alınmış ve Kütahya merkez olmak üzere, Anadolu Beylerbeyliği kurularak teşkilatın başına Kara Timurtaş Paşa geçirilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Aynı yılın sonbaharında Yakub Bey büyük kuvvetlerle Konya üzerine yürümüş, eniştesi ve Karaman Bey’i Alaeddin Ali Bey ona karşı koyama***** Taşeli taraflarına çekilmiş, Konya kuşatılmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Karamanoğlu Alaeddin Bey, Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin ile Kastamonu emiri Candaroğlu IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Süleyman Paşa'dan yardım istemiş beklediği yardımı göremeyince de barış istemek zorunda kalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece, Beyşehir ve Akşehir yöresi Osmanlılara bırakılarak Çarşamba nehri iki taraf arasında sınır kabul edilmiş ve bir anlaşma yapılmıştır (1391)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid'in Anadolu'daki bu uğraşmalarından faydalanmak isteyen Bizans İmparatoru İoannes, İstanbul surlarını onartmaya kalkmışsa da Yıldırım'ın sert ihtarı üzerine yaptıklarını yıktırmış, daha sonra da ölmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Manuel ise babasının ölümü üzerine gizlice İstanbul'a gitmiştir (1391)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Manuel'in bir olup-bitti halinde imparatorluk tahtına geçmesini kabul etmeyen Yıldırım Bayezid, İstanbul'un kuşatılmasına karar vermiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlıların vezir-i azam Candarlı Ali Paşa idaresindeki kuvvetleri İstanbul'u yedi ay kadar kuşatmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sonuçta imparator, kendisine teklif edilen şartları kabule mecbur kalmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu şartlara göre her yıl Osmanlılara verilen verginin miktarı artırılacak, İstanbul'da bir Türk mahallesi ile bir cami yaptırılacak, bir de kadı bulundurulacaktıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid, Karamanoğlu ile bir antlaşma yapmış olan Kastamonu emiri üzerine yürümüş, yapılan savaşta Candaroğlu IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Süleyman Paşa yenilmiş ve öldürülmüş; arazisi de Osmanlılara geçmiştir (1392)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Süleyman Paşa'nın kardeşi Sinop valisi İsfendiyar Bey, Yıldırım'a bağlılık gösterdiğinden

endisine dokunulmamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sivas emiri Kadı Burhaneddin Ahmed'le Çorum civarında yapılan savaşta Osmanlılann öncü kuvvetleri bozguna uğramış ve Şehzade Ertuğrul ölmüştürOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bundan cesaretlenen Kadı Burhaneddin, Osmanlı arazisine saldırmış, bu sırada Macar kralı Sigismond ile Eflak Beyi Mircea birleşerek Bulgaristan işlerine karışmışlar (1392) ve Niğbolu'yu ele geçirmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid, Kadı Burhaneddin meselesini sonraya bırakarak Rumeli'ye geçtiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı ordusu karşısında Sigismond ve Mircea'nın birlikleri geri çekilmeye mecbur kaldılarOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Kadı Burhaneddin'e bağlı oldukları halde onun sürekli tazyiklerinden bıkarak 1393 başlarında kendisinden yüz çeviren Amasya, Osmancık ve Maden çevresindeki beyler Osmanlı himayesine girmişlerdirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sırada Amasya'yı kuşatan Kadı Burhaneddin, Yıldırım Bayezid kuvvetlerinin geldiğini öğrenince geri çekilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Venedik Senatosu 1393 Nisanında Macarlarla birleşerek Osmanlılar üzerine yürüme kararını almıştıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bulgar kralı Şişman'ın Macarlarla gizli anlaşmalara giriştiği duyulunca Şehzade Süleyman Çelebi meselenin halline memur edilmiş, sonuçta Bulgarların başşehri olan Tırnova alınmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Savaşta kral Şişman ölmüş oğlu Aleksandr Müslüman olarak Bayezid'e katılmıştır (1393)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu arada Osmanlı tehlikesinin varlığını anlayan Macar kiralı Sigismond, Papa'ya bir Haçlı seferi içinOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta ısrar ediyor; Bizans imparatoru IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Manuel de Osmanlı baskısının arttığından yakınarak Hıristiyan devletlerinden yardım istiyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Papa IVOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bonifacius, 1394 Haziranı'nda Osmanlılara karşı bir Haçlı seferi düzenlenmesini emretmiş ve Niğbolu Savaşı'nın hazırlıkları da bu suretle başlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Doğuda İran'ı nüuzu altına aldıktan sonra Azerbaycan'ı ve Irak'ı işgal eden Timur, Anadolu ve Suriye için de tehlike olmaya başlamıştıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bağdat hakimi Ahmed Celayir ile Karakoyunlu Türkmen aşireti reisi Kara Yusuf'un Memluk hükümdarı Berkuk'a sığınmaları (1393), Mısır sultanını Yıldırım Bayezid'den ve Sivas emirinden yardım istemeğe mecbur etmiştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta 1394 başlarında Timur'un Kars yolu ile Azerbaycan'a geçmesi, Sivas emiri Kadı Burhaneddin'i de Sultan Berkuk'a ve Yıldırım Bayezid'e elçiler göndererek yardım istemek zorunda bırakmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid ile Berkuk arasındaki güven tam olmakla beraber Sivas emirine karşı olan durum böyle değildi; ancak tehlikenin büyüklüğü karşısında her üçü de anlaşmak zorunda kaldılarOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Berkuk, Altınordu hükümdarı Toktamış'ı da anlaşmaya çağırdı ve Ahmed Celayir'e kuvvetler vererek Bağdat'ı geri aldırdıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid, imparator IIOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Manuel'in bazı hazırlıklara giriştiğini öğrenmiş, İstanbul'u tekrar denetimi altına aldıktan başka (1395) Selanik'le birlikte Kuzey Yunanistan'ı zaptedip Mora'ya kadar akıncılar göndermiştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu sıralarda Timur, Yıldırım Bayezid'i müttefiklerinden ayırmaya çalışıyor ve yazdığı mektuplarda iyi niyet göstererek onu diğerlerinden üstün tuttuğunu ve büyük bir gazi ve mücahit saydığını, Berkuk'la Burhaneddin'in yakında hadlerini bildireceğini söylüyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid ise Mısır ile olan anlaşmasına dayanarak Batı'da başgösteren tehlikeyi karşılamaya giriştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Gelişen olaylar Batı Hıristiyanlığının Osmanlılar aleyhine, harekete geçtiğini gösteriyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yeni hazırlanan Haçlı ordusuna, Macarlar başta olmak üzere Fransızlar, Almanlar, Belçikalılar, Felemenkliler, İsviçreliler, İngilizler, İskoçyalılar, Lombardiyalılar, Rodos Şövalyeleri, Ulah, Leh, İspanyol ve Bohemya gönüllüleri katılmışlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid, Niğbolu'da Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı (25 Eylül 1396)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu zafer Osmanlıların Rumeli'deki üstünlüğünü ve büyük bir güç kazanmalarını sağladıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlılar, Haçlıları teşvik eden Bizans imparatoruna karşı Anadoluhisarı'nı yaptırarak İstanbul'u kuşattılar (1397)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid, Bizans imparatorunu İstanbul'u teslime zorladı, ancak Fransızlardan yardım gören imparator, İstanbul halkının teslim olma arzularına rağmen, teklifi reddettiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu durum üzerine Yıldırım Bayezid, İstanbul'u üçüncü defa kuşattıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Venedik ve Cenevizliler de deniz yolu ile Bizans'ın yardımına koştularOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kuşatmadan kesin bir sonuç alınamadıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu sırada bir kısım Osmanlı kuvvetleri, Mora'ya girdiler; Koron ve Modon'a kadar ilerledilerOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Argos alındı ve bu şehirlerin halkı Anadolu'ya yerleştirildilerOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bu sırada Karamanoğlu Ali Bey Anadolu beylerbeyi Timurtaş Paşa'yı yenmiş ve esir etmiştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunu öğrenen Yıldırım Bayezid, süratle Anadolu'ya geçtiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Konya Savaşı'nda Karamanoğlu'nu esir ederek Timurtaş Paşa'ya teslim ettiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Karamanoğlu toprakları da Osmanlılara katıldı (1397)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Bayezid, bundan sonra Karadeniz kıyılarına doğru ilerleyerek Samsun ve havalisini Giresun'a kadar ele geçirdi (1398)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Trabzon Rum İmparatorluğu’ndan haraç istedi (1398)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Nihayet Sivas emiri Kadı Burhaneddin'in Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey tarafından öldürülmesi üzerine oğulları memleketi Osmanlılara bırakmayı kabul ettiklerinden Sivas, Tokat, Şarki Karahisar, Kayseri, Kırşehir ve Aksaray da Osmanlı idaresine geçti (1399)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu suretle Orta Anadolu'ya sahip olan Yıldırım Bayezid, Bursa'ya dönüşünde İstanbul'u kesin olarak almak için hazırlıklara giriştiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak ileri sürdüğü şartların imparator tarafından aynen yerine getirilmesi ve egemenliğinin kabulü üzerine doğudaki olaylarla uğraşmayı daha uygun bulduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Timur'un Hindistan fethiyle uğraşması ve Mısır'da da Sultan Berkuk'un ölümünden (1399) faydalanmak isteyen Yıldırım Bayezid, Malatya'yı Memluk-lerden aldıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu olay ile iki ülke arasındaki anlaşma artık ortadan kalkmış oluyorduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid bundan sonra Erzincan üzerine yürüdüOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Erzincan emiri Mutahharten Azerbaycan'a gelmiş olan Timur'a sığındıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Timur, Bağdat üzerine yürüyerek burasını ele geçirdiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ahmed Celayir ile ona bağlı olan Kara Yusuf Bey de Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid'e sığındılarOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Timur ile Yıldırım arasındaki anlaşmazlığın başlangıcı, sığınanların teslim edilip edilmemesi meselesidirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Diğer taraftan Yıldırım Bayezid'den kaçan Germiyan, Aydın, Menteşe, Saruhan, İsfendiyar beyleri ile Erzincan emiri de kendi çıkarları doğrultusunda Timur'u sürekli kışkırtıyorlardıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Timur, Gürcülere karşı kazandığı zaferden sonra - Osmanlı- Mısır anlaşmazlığından faydalanarak- Erzurum yolu ile Sivas üzerine yürüdü ve bu şehri yaktı-yıktı (Ağustos 1400)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Malatya'yı da alarak Suriye'yi işgale girişti (1401)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta Sonra Bağdat'a, oradan da Tebriz'e geldiOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid ise ordusuyla Kemah ve Erzincan'a gelerek Timur'un kendisine bıraktığı bu yerlerden Kemah'ı Mutahharten'in elinden aldı ve ailesini de rehine olarak Bursa'ya ***ürdüOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bu olay Yıldırım Bayezid ile Timur'un arasında aşırı gerginliğe sebep olduOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Karşılıklı ağır mektuplar birbirini izledi; artık savaş, kaçınılmaz bir hal aldıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Sonunda Yıldınm Bayezid ile Timur, Ankara'da Çubuk Ovası'nda karşılaştılarOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Osmanlı ordusundan bir kısım askerlerin, eski beylerinin bulunduğu Timur tarafına geçmeleri savaşın sonucu üzerinde büyük etki yaptıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid, sonuna kadar kahramanca savaştı; fakat üstün kuvvetler karşısında esir düştü (25 Temmuz 1402)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Timur, Yıldınm Bayezid'i yanına alarak ve kaçırılması için yapılan bir girişimden sonra onu, demir bir kafes içinde taşıtarak, Batı Anadolu'ya yürüdüOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Kütahya'da uzunca bir süre kaldıktan sonra Denizli üzerinden Aydın iline geldi ve Tire'de kışladıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bayezid hastalığı dolayısıyla Akşehir'de bırakılmıştıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Timur, 2 Aralık 1402'de sahil İzmir'ine vararak burasını zaptetti; Foça ve Sakız'ı da haraca bağladıOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Timur, her yeri yine eski beylerine, hatta bazılarının topraklannı daha da genişletmek suretiyle vererek Semerkand'a döndüOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Hastalığı gittikçe artan Yıldırım Bayezid ise bu durumu gururuna bir türlü yediremediğinden Akşehir'de öldü (8 Mart 1403)Osmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Timur, Yıldınm Bayezid için büyük bir defin töreni yaptırmış ve geçici olarak Akşehir'deki Şeyh Mahmud-i Hayranı türbesine koydurmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldırım Bayezid ile birlikte esir aldığı oğullanndan Mustafa Çelebi'yi yanında alıkoymuş, Musa Çelebi'ye de Bursa ve havalisini vererek babasının cenazesini Bursa'ya ***ürmesini istemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldınm Bayezid, kazandığı zaferlerden ve elde ettiği memleketlerden sağladığı ganimetlerle devlet hazinesini zenginleştirmiş ve ülkesinde cami, medrese, imaret, zaviye, han, kervansaray, köprü ve darüşşifa gibi birçok hayır müesseseleri meydana getirmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Bunlardan Bursa, Kütahya ve Bolu'daki Ulucamilerle Edirne'deki Yıldınm Külliyesi başta gelirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Son derece cesur, azim ve irade sahibi, nefsine güvenen değerli bir komutan ve büyük bir padişah olan Yıldınm Bayezid, memleket idaresinde müsbet ve realist bir politika takip etmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta İdaresine geçen toprakları için önceden verilmiş beratları kendi tuğrasıyla yenilemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Böylece eskiden beri düzenlenmiş olan tahrir defterlerini, örfleri, mahalli kanunları esas tutarak reayanın yeni idareye kolaylıkla alışmasını sağlamıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Aynı zamanda Anadolu beyliklerindeki bütün vakıf müesseselerini vakfiyeleriyle beraber tanıdığı için fikir hayatı sarsıntıya uğramadan sürmüş ve hükümdarlığı sırasında adına bir takım dini ve ilmi eserler telif ve tercüme edilmiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta O devirde "Kadiyü'l-kuzat" unvanı ile Başkadı olan Bursa kadısı Şemseddin Fenari'yi cemaatle namaz kılmayı terkettiğini ileri sürerek, mahkemede, padişahın şahitliğini kabul etmemiş olmasına rağmen, azletmemesi, hatta ona daha çok saygı göstermesi, buna karşılık hile yapanları diri diri yakmak istemesi, şahsiyetinin sağlamlığını belirtirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Emir Buhari'ye kızını vermesi ilim ve din adamlarına karşı gösterdiği saygı ve takdirin delilidirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta

Yıldırım Bayezid küçük yaşlarından başla***** ömrünün sonuna kadar savaştan savaşa koşmuş, her yana süratle yetişerek Doğu'da ve Batı'da devamlı zaferler kazanmıştırOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Yıldınm Bayezid devrinde Osmanlı sınırları, Doğu'da Fırat'a, Batı'da Tuna'ya kadar genişlemiştirOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta Ancak Ankara Savaşı sonunda bir yandan Anadolu'nun siyasi birliği yıkılmış bir yandan da Yıldırım Bayezid'in oğulları arasındaki saltanat kavgaları memleketin huzurunu bozmuşturOsmanlı Ansiklopedisi  Nokta
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://unuvar.yetkinforum.com
 
Osmanlı Ansiklopedisi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: TARİH KÖŞESİ :: Tarihin İçinden :: Osmanlı Tarihi-
Buraya geçin: