BAŞIBOZUK
Savaş sırasında orduya gönüllü olarak katılanlara verilen addır
Bunlar düzenli ordunun asıl kuvveti ile karıştırılmaz, süvari veya piyade olarak katıldıklarına göre, ayrı silah ve teçhizat ile ayrı kumandanlar idaresinde olarak teşkil edilen kıtalar halinde ve yardımcı asker suretinde görev yaptırılırdı
1854 Osmanlı-Rus savaşı sıralarında disiplinli bir hale getirilmelerine çalışıldı ve bu iş ile özellikle Fransız generali Joussouf ile İngiliz generali Biston görevlendirildi ise de bir sonuç alınamadı
Başıbozukların düzensizliği özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda kendini göstermiş ve bu usul o zamandan sonra bütünüyle terkedilmiştir
Eskiden taşradan İstanbul'a gelip, yersiz-yurtsuz dolaşanlara da başıbozuk denilirdi
Sonraları, askeri sınıfa dahil olmayan bütün sivil halka başıbozuk denilmiştir
BAŞKADIN
Osmanlılarda, padişahların nikahları altında bulundurdukları kadınlardan -genellikle dört tanedir- en yaşlısına verilen unvandır
Saray kadınlarında, gözdelerden seçilen ikballer, müstesna bir güzelliğe sahip olmaları yanında saray usul ve adabını öğrenmiş olmaları da gerekirdi
Cariye olarak saraya alınanlar, hazinedar usta tarafından seçilen birinin yanına verilerek eğitilirlerdi
Eğitimlerini tamamlayanlar, kabiliyetlerine göre gözde, ikbal ve kadın olurlardı
BAŞTARDA
Buharlı gemilerin icadından önce Osmanlıların kullandıkları savaş gemilerinden birinin adı
Bastarda, bir cins küçük gemi, kadırganın küçüğüdür
Yelkenle ve kürekle hareket eden gemilerde oturak "birim"di
Oturak sayısı çoğaldıkça gemilerin adı da değişiyordu
İşte bunlardan 26-36 oturaklı gemilere baştarda denilirdi
Bu gemilerin büyüklük itibariyle birbirinden farklı olmak üzere birkaç çeşidi vardı
En büyüğü olan 36 oturaklısı "paşa bastardası" adını alıyordu
Bu gemilerin uzunlukları 210'dan 216 Osmanlı kademidir (yarım arşın uzunluğunda bir ölçü olup, 34 cm)
Bastardaların kadırgalarda olduğu gibi baş taraflarına üçer top konulduktan başka çıkmaları üzerine de dörder beşer top yerleştirilirdi
Paşa gemisi olduğuna işaret olmak üzere kıç kamaraları üzerinde üçer fener yakılırdı
Paşa baştardasına 84'ü gemici ve topçu, 216'sı savaşçı ve 500'ü de kürekçi olmak üzere 800 mürettebat bulunurdu
Orta baştardada, 26 oturak olup, uzunluğu 171 kademdir
Bir çeşit daha baştarda vardır ki, buna "hünkar gemisi" adı verilir
Bunda da alamet olarak üç fener yakılırdı
Bir baştarda, 6 mavna, 40 da kadırga bir donanmayı teşkil ediyordu
BAYEZİD I
(YILDIRIM) (1360-1403)
Osmanlı hanedanından dördüncü padişahtır
Babası I
Murad (Hüdavendigar) annesi Gülçiçek Hatun'dur
Bayezid, şehzadeliğinde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı Devlet Hatun ile evlenmiş (1381), çeyiz olarak Germiyanoğlu tarafından Osmanlılara Simav, Tavşanlı, Emet gibi yerler verilmiş, Sultanönü ile bu yerlerin idaresi Bayezid'e bırakılmıştır
Kardeşi Savcı Bey'in Bizans İmparatoru İoannes’in oğlu Andronikos'un yardımını sağla***** babasına karşı ayaklanmasını (1385) bastırma hareketinde Bayezid'in büyük hizmetleri görülmüştür
I
Murad'ın 1386'da Karamanoğlu Ali Bey'e karşı açtığı seferde sürati ve yiğitliği dolayısıyla da "Yıldırım" lakabı ile anılmıştır
1389'da Haçlı ordularıyla yapılan ve zaferle sonuçlanan Kosova Meydan Savaşı'nda Yıldırım Bayezid, sağ kanaddaki Rumeli askerlerinin başında kahramanca savaşmıştır
I
Murad'ın savaş meydanında şehit edilmesi üzerine hükümdarlığa getirilen I
Bayezid, kardeşi Yakub Çelebi'yi devlet erkanının kararıyla boğdurmuş; fakat Yakub Bey'in öldürülmesi olayı, Karamanoğlu'nun da kışkırtması ile Kosova Meydan Savaşı'na kuvvet sağlayan Candar, Germiyan, Saruhan, Menteşe, Aydın ve Hamideli beylerinin Yıldırım Bayezid'in emirlerine karşı gelmelerine sebeb olmuştur
Bu durum üzerine Yıldırım Bayezid, önce Rumeli'yi güvenlik altına almış, Sırpları kendisine bağımlı kılan bir anlaşma yapmıştır
Ayrıca, Sırp kralı Stefan'ın kız kardeşi Maria Despina ile evlenmiş, böylece de Sırplarla dostluğu kuvvetlendirmiştir
Venediklilerle ticaretlerini himaye suretiyle anlaşmış, sonra Bizans'taki taht çekişmelerini isteğine göre ayarlamıştır
Yıldırım Bayezid İmparator İoan-nes'in fesat çıkardığı için hapsedilmiş bulunan oğlu Andronikos ile onun oğlu İoannes'in kendisine başvurmaları üzerine bir miktar askerle İstanbul üzerine yürümüştür
İmparator İoannes'i ve saltanat ortağı Manuel'i tahttan indirip hapse attırmış ve hapis bulunan prensi imparator ilan ettirerek kendilerinden vergi almağa başlamıştır
Kısa bir süre sonra eski imparator ile ortağı hapisten kaçarak Bayezid'e sığınmış; vergiden başka bir miktar askerle kendisine yardımda bulunmayı kabul ettiklerine dair bir antlaşma imzalamışlardır
Bu sebeple de Yıldırım Bayezid onların yeniden imparator olmalarını sağlamıştır
Andronikos'a ve oğluna da Bizans ülkesinden Silivri, Ereğli, Selanik gibi bazı yerlerin hakimiyetini verdirmiştir (1390)
Daha sonra Karamanoğlu'ndan gizli Anadolu'ya geçerek, Batı beylikleri üzerine yürümüştür
Bu sefere Bizans İmparatoru İoannes'in oğlu II
Manuel ve Sırp kralı da kuvvetleriyle birlikte katılmışlardır
İlk olarak Aydınoğlu Umur Bey'in nüfuzu altına girdiği halde sonradan Bizans'a bağlanmış olan Alaşehir, II
Manuel'in yardımıyla Rum tekfurundan alınmıştır (1390)
Bu arada Aydınoğlu İsa Bey, Bayezid'e bağlandığından ölünceye kadar yalnız Tire kendisine bırakılmak üzere, Aydıneli ue Osmanlı ülkesine katılmıştır
Bu tarihlerde Yıldırım Bayezid, İsa Bey'in kızı Hafsa Hatun ile evlenmiştir
Saruhanoğulları, karşı koymadan memleketlerini Bayezide bırakmışlar; sonra da Germiyanoğlu II
Yakub Bey üzerine yürümüştür
Menteşe ve Hamid beylikleri de -Antalya dahil- Osmanlı idaresine alınmış ve Kütahya merkez olmak üzere, Anadolu Beylerbeyliği kurularak teşkilatın başına Kara Timurtaş Paşa geçirilmiştir
Aynı yılın sonbaharında Yakub Bey büyük kuvvetlerle Konya üzerine yürümüş, eniştesi ve Karaman Bey’i Alaeddin Ali Bey ona karşı koyama***** Taşeli taraflarına çekilmiş, Konya kuşatılmıştır
Karamanoğlu Alaeddin Bey, Sivas hükümdarı Kadı Burhaneddin ile Kastamonu emiri Candaroğlu II
Süleyman Paşa'dan yardım istemiş beklediği yardımı göremeyince de barış istemek zorunda kalmıştır
Böylece, Beyşehir ve Akşehir yöresi Osmanlılara bırakılarak Çarşamba nehri iki taraf arasında sınır kabul edilmiş ve bir anlaşma yapılmıştır (1391)
Yıldırım Bayezid'in Anadolu'daki bu uğraşmalarından faydalanmak isteyen Bizans İmparatoru İoannes, İstanbul surlarını onartmaya kalkmışsa da Yıldırım'ın sert ihtarı üzerine yaptıklarını yıktırmış, daha sonra da ölmüştür
II
Manuel ise babasının ölümü üzerine gizlice İstanbul'a gitmiştir (1391)
Manuel'in bir olup-bitti halinde imparatorluk tahtına geçmesini kabul etmeyen Yıldırım Bayezid, İstanbul'un kuşatılmasına karar vermiştir
Osmanlıların vezir-i azam Candarlı Ali Paşa idaresindeki kuvvetleri İstanbul'u yedi ay kadar kuşatmıştır
Sonuçta imparator, kendisine teklif edilen şartları kabule mecbur kalmıştır
Bu şartlara göre her yıl Osmanlılara verilen verginin miktarı artırılacak, İstanbul'da bir Türk mahallesi ile bir cami yaptırılacak, bir de kadı bulundurulacaktı
Yıldırım Bayezid, Karamanoğlu ile bir antlaşma yapmış olan Kastamonu emiri üzerine yürümüş, yapılan savaşta Candaroğlu II
Süleyman Paşa yenilmiş ve öldürülmüş; arazisi de Osmanlılara geçmiştir (1392)
II
Süleyman Paşa'nın kardeşi Sinop valisi İsfendiyar Bey, Yıldırım'a bağlılık gösterdiğinden
endisine dokunulmamıştır
Sivas emiri Kadı Burhaneddin Ahmed'le Çorum civarında yapılan savaşta Osmanlılann öncü kuvvetleri bozguna uğramış ve Şehzade Ertuğrul ölmüştür
Bundan cesaretlenen Kadı Burhaneddin, Osmanlı arazisine saldırmış, bu sırada Macar kralı Sigismond ile Eflak Beyi Mircea birleşerek Bulgaristan işlerine karışmışlar (1392) ve Niğbolu'yu ele geçirmişlerdir
Yıldırım Bayezid, Kadı Burhaneddin meselesini sonraya bırakarak Rumeli'ye geçti
Osmanlı ordusu karşısında Sigismond ve Mircea'nın birlikleri geri çekilmeye mecbur kaldılar
Kadı Burhaneddin'e bağlı oldukları halde onun sürekli tazyiklerinden bıkarak 1393 başlarında kendisinden yüz çeviren Amasya, Osmancık ve Maden çevresindeki beyler Osmanlı himayesine girmişlerdir
Bu sırada Amasya'yı kuşatan Kadı Burhaneddin, Yıldırım Bayezid kuvvetlerinin geldiğini öğrenince geri çekilmiştir
Venedik Senatosu 1393 Nisanında Macarlarla birleşerek Osmanlılar üzerine yürüme kararını almıştı
Bulgar kralı Şişman'ın Macarlarla gizli anlaşmalara giriştiği duyulunca Şehzade Süleyman Çelebi meselenin halline memur edilmiş, sonuçta Bulgarların başşehri olan Tırnova alınmıştır
Savaşta kral Şişman ölmüş oğlu Aleksandr Müslüman olarak Bayezid'e katılmıştır (1393)
Bu arada Osmanlı tehlikesinin varlığını anlayan Macar kiralı Sigismond, Papa'ya bir Haçlı seferi için
ısrar ediyor; Bizans imparatoru II
Manuel de Osmanlı baskısının arttığından yakınarak Hıristiyan devletlerinden yardım istiyordu
Papa IV
Bonifacius, 1394 Haziranı'nda Osmanlılara karşı bir Haçlı seferi düzenlenmesini emretmiş ve Niğbolu Savaşı'nın hazırlıkları da bu suretle başlamıştır
Doğuda İran'ı nüuzu altına aldıktan sonra Azerbaycan'ı ve Irak'ı işgal eden Timur, Anadolu ve Suriye için de tehlike olmaya başlamıştı
Bağdat hakimi Ahmed Celayir ile Karakoyunlu Türkmen aşireti reisi Kara Yusuf'un Memluk hükümdarı Berkuk'a sığınmaları (1393), Mısır sultanını Yıldırım Bayezid'den ve Sivas emirinden yardım istemeğe mecbur etmişti
1394 başlarında Timur'un Kars yolu ile Azerbaycan'a geçmesi, Sivas emiri Kadı Burhaneddin'i de Sultan Berkuk'a ve Yıldırım Bayezid'e elçiler göndererek yardım istemek zorunda bırakmıştır
Yıldırım Bayezid ile Berkuk arasındaki güven tam olmakla beraber Sivas emirine karşı olan durum böyle değildi; ancak tehlikenin büyüklüğü karşısında her üçü de anlaşmak zorunda kaldılar
Berkuk, Altınordu hükümdarı Toktamış'ı da anlaşmaya çağırdı ve Ahmed Celayir'e kuvvetler vererek Bağdat'ı geri aldırdı
Yıldırım Bayezid, imparator II
Manuel'in bazı hazırlıklara giriştiğini öğrenmiş, İstanbul'u tekrar denetimi altına aldıktan başka (1395) Selanik'le birlikte Kuzey Yunanistan'ı zaptedip Mora'ya kadar akıncılar göndermişti
Bu sıralarda Timur, Yıldırım Bayezid'i müttefiklerinden ayırmaya çalışıyor ve yazdığı mektuplarda iyi niyet göstererek onu diğerlerinden üstün tuttuğunu ve büyük bir gazi ve mücahit saydığını, Berkuk'la Burhaneddin'in yakında hadlerini bildireceğini söylüyordu
Yıldırım Bayezid ise Mısır ile olan anlaşmasına dayanarak Batı'da başgösteren tehlikeyi karşılamaya girişti
Gelişen olaylar Batı Hıristiyanlığının Osmanlılar aleyhine, harekete geçtiğini gösteriyordu
Yeni hazırlanan Haçlı ordusuna, Macarlar başta olmak üzere Fransızlar, Almanlar, Belçikalılar, Felemenkliler, İsviçreliler, İngilizler, İskoçyalılar, Lombardiyalılar, Rodos Şövalyeleri, Ulah, Leh, İspanyol ve Bohemya gönüllüleri katılmışlardı
Yıldırım Bayezid, Niğbolu'da Haçlıları büyük bir yenilgiye uğrattı (25 Eylül 1396)
Bu zafer Osmanlıların Rumeli'deki üstünlüğünü ve büyük bir güç kazanmalarını sağladı
Osmanlılar, Haçlıları teşvik eden Bizans imparatoruna karşı Anadoluhisarı'nı yaptırarak İstanbul'u kuşattılar (1397)
Yıldırım Bayezid, Bizans imparatorunu İstanbul'u teslime zorladı, ancak Fransızlardan yardım gören imparator, İstanbul halkının teslim olma arzularına rağmen, teklifi reddetti
Bu durum üzerine Yıldırım Bayezid, İstanbul'u üçüncü defa kuşattı
Venedik ve Cenevizliler de deniz yolu ile Bizans'ın yardımına koştular
Kuşatmadan kesin bir sonuç alınamadı
Bu sırada bir kısım Osmanlı kuvvetleri, Mora'ya girdiler; Koron ve Modon'a kadar ilerlediler
Argos alındı ve bu şehirlerin halkı Anadolu'ya yerleştirildiler
Bu sırada Karamanoğlu Ali Bey Anadolu beylerbeyi Timurtaş Paşa'yı yenmiş ve esir etmişti
Bunu öğrenen Yıldırım Bayezid, süratle Anadolu'ya geçti
Konya Savaşı'nda Karamanoğlu'nu esir ederek Timurtaş Paşa'ya teslim etti
Karamanoğlu toprakları da Osmanlılara katıldı (1397)
Bayezid, bundan sonra Karadeniz kıyılarına doğru ilerleyerek Samsun ve havalisini Giresun'a kadar ele geçirdi (1398)
Trabzon Rum İmparatorluğu’ndan haraç istedi (1398)
Nihayet Sivas emiri Kadı Burhaneddin'in Akkoyunlu hükümdarı Kara Yülük Osman Bey tarafından öldürülmesi üzerine oğulları memleketi Osmanlılara bırakmayı kabul ettiklerinden Sivas, Tokat, Şarki Karahisar, Kayseri, Kırşehir ve Aksaray da Osmanlı idaresine geçti (1399)
Bu suretle Orta Anadolu'ya sahip olan Yıldırım Bayezid, Bursa'ya dönüşünde İstanbul'u kesin olarak almak için hazırlıklara girişti
Ancak ileri sürdüğü şartların imparator tarafından aynen yerine getirilmesi ve egemenliğinin kabulü üzerine doğudaki olaylarla uğraşmayı daha uygun buldu
Timur'un Hindistan fethiyle uğraşması ve Mısır'da da Sultan Berkuk'un ölümünden (1399) faydalanmak isteyen Yıldırım Bayezid, Malatya'yı Memluk-lerden aldı
Bu olay ile iki ülke arasındaki anlaşma artık ortadan kalkmış oluyordu
Yıldırım Bayezid bundan sonra Erzincan üzerine yürüdü
Erzincan emiri Mutahharten Azerbaycan'a gelmiş olan Timur'a sığındı
Timur, Bağdat üzerine yürüyerek burasını ele geçirdi
Ahmed Celayir ile ona bağlı olan Kara Yusuf Bey de Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bayezid'e sığındılar
Timur ile Yıldırım arasındaki anlaşmazlığın başlangıcı, sığınanların teslim edilip edilmemesi meselesidir
Diğer taraftan Yıldırım Bayezid'den kaçan Germiyan, Aydın, Menteşe, Saruhan, İsfendiyar beyleri ile Erzincan emiri de kendi çıkarları doğrultusunda Timur'u sürekli kışkırtıyorlardı
Timur, Gürcülere karşı kazandığı zaferden sonra - Osmanlı- Mısır anlaşmazlığından faydalanarak- Erzurum yolu ile Sivas üzerine yürüdü ve bu şehri yaktı-yıktı (Ağustos 1400)
Malatya'yı da alarak Suriye'yi işgale girişti (1401)
Sonra Bağdat'a, oradan da Tebriz'e geldi
Yıldırım Bayezid ise ordusuyla Kemah ve Erzincan'a gelerek Timur'un kendisine bıraktığı bu yerlerden Kemah'ı Mutahharten'in elinden aldı ve ailesini de rehine olarak Bursa'ya ***ürdü
Bu olay Yıldırım Bayezid ile Timur'un arasında aşırı gerginliğe sebep oldu
Karşılıklı ağır mektuplar birbirini izledi; artık savaş, kaçınılmaz bir hal aldı
Sonunda Yıldınm Bayezid ile Timur, Ankara'da Çubuk Ovası'nda karşılaştılar
Osmanlı ordusundan bir kısım askerlerin, eski beylerinin bulunduğu Timur tarafına geçmeleri savaşın sonucu üzerinde büyük etki yaptı
Bayezid, sonuna kadar kahramanca savaştı; fakat üstün kuvvetler karşısında esir düştü (25 Temmuz 1402)
Timur, Yıldınm Bayezid'i yanına alarak ve kaçırılması için yapılan bir girişimden sonra onu, demir bir kafes içinde taşıtarak, Batı Anadolu'ya yürüdü
Kütahya'da uzunca bir süre kaldıktan sonra Denizli üzerinden Aydın iline geldi ve Tire'de kışladı
Bayezid hastalığı dolayısıyla Akşehir'de bırakılmıştı
Timur, 2 Aralık 1402'de sahil İzmir'ine vararak burasını zaptetti; Foça ve Sakız'ı da haraca bağladı
Timur, her yeri yine eski beylerine, hatta bazılarının topraklannı daha da genişletmek suretiyle vererek Semerkand'a döndü
Hastalığı gittikçe artan Yıldırım Bayezid ise bu durumu gururuna bir türlü yediremediğinden Akşehir'de öldü (8 Mart 1403)
Timur, Yıldınm Bayezid için büyük bir defin töreni yaptırmış ve geçici olarak Akşehir'deki Şeyh Mahmud-i Hayranı türbesine koydurmuştur
Yıldırım Bayezid ile birlikte esir aldığı oğullanndan Mustafa Çelebi'yi yanında alıkoymuş, Musa Çelebi'ye de Bursa ve havalisini vererek babasının cenazesini Bursa'ya ***ürmesini istemiştir
Yıldınm Bayezid, kazandığı zaferlerden ve elde ettiği memleketlerden sağladığı ganimetlerle devlet hazinesini zenginleştirmiş ve ülkesinde cami, medrese, imaret, zaviye, han, kervansaray, köprü ve darüşşifa gibi birçok hayır müesseseleri meydana getirmiştir
Bunlardan Bursa, Kütahya ve Bolu'daki Ulucamilerle Edirne'deki Yıldınm Külliyesi başta gelir
Son derece cesur, azim ve irade sahibi, nefsine güvenen değerli bir komutan ve büyük bir padişah olan Yıldınm Bayezid, memleket idaresinde müsbet ve realist bir politika takip etmiştir
İdaresine geçen toprakları için önceden verilmiş beratları kendi tuğrasıyla yenilemiştir
Böylece eskiden beri düzenlenmiş olan tahrir defterlerini, örfleri, mahalli kanunları esas tutarak reayanın yeni idareye kolaylıkla alışmasını sağlamıştır
Aynı zamanda Anadolu beyliklerindeki bütün vakıf müesseselerini vakfiyeleriyle beraber tanıdığı için fikir hayatı sarsıntıya uğramadan sürmüş ve hükümdarlığı sırasında adına bir takım dini ve ilmi eserler telif ve tercüme edilmiştir
O devirde "Kadiyü'l-kuzat" unvanı ile Başkadı olan Bursa kadısı Şemseddin Fenari'yi cemaatle namaz kılmayı terkettiğini ileri sürerek, mahkemede, padişahın şahitliğini kabul etmemiş olmasına rağmen, azletmemesi, hatta ona daha çok saygı göstermesi, buna karşılık hile yapanları diri diri yakmak istemesi, şahsiyetinin sağlamlığını belirtir
Emir Buhari'ye kızını vermesi ilim ve din adamlarına karşı gösterdiği saygı ve takdirin delilidir
Yıldırım Bayezid küçük yaşlarından başla***** ömrünün sonuna kadar savaştan savaşa koşmuş, her yana süratle yetişerek Doğu'da ve Batı'da devamlı zaferler kazanmıştır
Yıldınm Bayezid devrinde Osmanlı sınırları, Doğu'da Fırat'a, Batı'da Tuna'ya kadar genişlemiştir
Ancak Ankara Savaşı sonunda bir yandan Anadolu'nun siyasi birliği yıkılmış bir yandan da Yıldırım Bayezid'in oğulları arasındaki saltanat kavgaları memleketin huzurunu bozmuştur